Geçtiğimiz hafta İİT ve Arap Birliği üyesi ülkelerin Riyad’da yaptığı olağanüstü toplantıda çatlak sesler çıkması üzerine, işgalci siyonist rejimin başbakanı Netenyahu, Arap liderlere çıkarlarını korumak istiyorlarsa sessiz kalmaları ve taahhütlerine uymaları yönünde ikazda bulundu. Böylece birkaç yıldır İbrahim Antlaşmaları adıyla İsrail’le yürütülen normalleşme görüşmelerinin ne anlama geldiği açığa çıkarken, Gazze'de kırk gündür işlediği soykırım nedeniyle Batı başkentlerinde yapılan İsrail karşıtı dev gösterilerin nasıl olup da bu ülkelerde yapılamadığı sorusu da cevabını bulmuş oldu.
Mısır yönetiminin Gazze sınırına Türkiye tarafından kurulması teklif edilen sahra hastanesine bir aydır izin vermeyişi, Suudilerin Mescidi Nebevi'deki bir duada bile Gazze adının anılmasına tahammül göstermeyişi, Ürdün polisinin İsrail ve ABD karşıtı göstericilerden bine yakın kişiyi gözaltına almasının nedeni, Hamas’ın tasfiye edilerek devreden çıkartılması için İsrail’e taahhüdde bulunduklarını da ortaya çıkarmış oldu.
Bölgeyi az çok tanıyan, birazcık tarih bilgisine sahip olan hiç kimse için bu devletlerin başındaki zorbaların, halklarının güvenliğini sağlamak, ülkelerini kalkındırmak vs gibi bir dertlerinin olmadığı sır değildir. Bu kukla liderlerin iktidarlarını koruyabilmeleri, gelişmiş batı ülkelerinin sanayisi için hayati önemdeki enerji kaynaklarına bekçilik yapmak, küresel statüko için tehlike olabilecek Arap Baharı benzeri toplumsal hareketleri ezmek, Batının bölgedeki karakolu olan İsrail’in cinayetleri karşısında kendi halklarının ellerini kollarını bağlayarak hareketsiz kalmalarını sağlayabilmelerine bağlıdır.
Kendilerine verilen bu göreve karşı mırın kırın etmeleri halinde başlarına nelerin geleceğini çok iyi bilirler. Çünkü bu devlet ve devletçiklerin tamamının sınırları kendileri tarafından çizilmemiş, oturdukları makamlara da halklarının tercihi ile gelmemişlerdir. Yönetme hakları, sözde bağımsızlıklarını bağışlayan İngilizlerin atadığı dedelerinden bugüne kadar babadan oğula miras yoluyla geldiği için, hiç birisi dün İngilizlere, bugün de ABD’ye karşı hissettiği korkuyla karışık minnetin binde birini kendi halklarına karşı hissetmezler.
Bunlar çok can sıkıcı ve sinir bozucu gerçekler ama bundan daha da can sıkıcı bir başka gerçek ise, içimizdeki utangaç siyonistlerin doğrudan İsrail’i savunma yerine her fırsatta bahsi geçen kukla liderler üzerinden Arap ve İslam düşmanlığı yapmalarıdır. Hamas durup dururken İsrail’i ne diye kışkırtmış da sivil katliamına sebep olmuşmuş, biz bu kadar Filistin'i savunurken petrol zengini Arap ülkeleri gününü gün etmekle meşgulmüş falan filan.
Arap yöneticilerinin nerede, nasıl bir ihanet içinde oldukları ortada. Çok daha önemli olan Hamas’ın İsrail’i kışkırttığı konusuna gelince, bunu söyleyenlerin küçük bir bölümü zır cahilliklerinden böyle konuşup yazıyorlar ki, onları kendi hallerine bırakmaktan başka çare yok, çünkü bilmediğini dahi bilmeyene ne anlatsan boş. Ancak büyük kısmının bu münafıklığı yapmalarının nedeni cehalet değil, müslümanlara karşı içlerinde taşıdıkları iflah olmaz kin ve husumet. Peygamberimizin zamanındaki Medineli Yahudiler gibi.
Bu düşmanlık memleketin en ünlü tarihçisine bile Filistinli demek toprak satıp yiyen adamdır dedirtirken, işgalcilere karşı yürüttüğü savaştan sonra devlet kurduğunu iddia eden bir partinin genel başkanına, 15 yıl boyunca abluka altındaki bir avuç toprak parçasında her gün azar azar ölüme terkedilen bir halkın çocuklarını, işkencecisinin yüzüne tükürdükleri için terörist olarak gösterebiliyor.
Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e saldırarak sivil katliama neden olduğu gibi bir gerekçeyle sahte vicdan gösterisi yapan bu yerli siyonistlere hatırlatmak gerekir ki, bugüne kadar Gazze halkından bir kişi bile siyonistlerin kendilerine yaşattığı acı ve yıkımdan dolayı Hamas’tan şikayet etmedi. Aksine her Gazzeli, bu aslan yürekli çocukları ile gurur duyuyor, iftihar ediyor, arkasında da dimdik durmaya devam ediyor. Bir Allah'ın kulu Hamas’tan şikayetçi olsa idi, siyonistlerin dünyayı bir ahtapot gibi saran medya ve propaganda ordusu bire bin katarak bunu dünyaya ilan ederlerdi, ama yok işte. Siyonistleri çıldırtan, küvezdeki bebekleri bile göz kırpmadan öldürecek kadar kudurtan da bu zaten.
Yahudiler son yüz yılda tarihte hiç olmadığı kadar adam yerine sayıldılar, en az iki bin yıldır itilip kakılmaya alışık oldukları için gördükleri bu insani muameleyi hazmedemediler ve şımardılar, kibirlendiler, zalimleştiler, Batının günah çıkartmak için verdiği desteğin sonsuza kadar devam edeceğini zannettiler. Bundan sonrasını onlar düşünsün. Avrupa dahil gittikleri her yerde eskisi gibi fitneci çıfıt muamelesi görecekler. O yüzden tarih bilincine sahip her aklı başındaki Yahudi, Netenyahu'yu durdurmaya çalışıyor, değilse Filistinliye çok acıdıkları için değil.
Kara harekatını başlattıkları günden beri çok kayıp veriyorlar, hem de sayı ve teknoloji olarak kendileri ile kıyaslanmayacak kadar zayıf bir Hamas karşısında, rezil durumlar yaşıyorlar. Kırk gündür kesintisiz bombaladıkları Gazze'nin hala kenar mahallelerinde dolaştıkları halde ABD ve Batının desteğinin kesilmememesi için 'merkezine girdik' gibi yalanlar söylüyorlar. İlerleyen günlerde, gıda ve ilaç girişini engeller de halkı aç ve susuz bırakarak şehri boşalttıktan sonra bunu da yapabilirler belki ama verdikleri ve verecekleri zayiat 75 yılda inşa ettikleri yenilmez İsrail efanesini çoktan tuzla buz etti bile.
Hamas’ın ise kimseden yardım istediği, kimseye yalvardığı yok. Aksine tarihin kırılma anı olan 7 Ekim'den sonra mazlum halkların çocuklarına rol model olacak Kassam’ın sözcüsü Ebu Ubeyde, “Topraklarımızı işgal edenlerin hesabını biz soracağız, ama bu işgal ve zulme sessiz kalanların hesabını ise Allah soracak” diyerek, üzerine ölü toprağı serpilmiş İslam dünyasını uyandırmaya çalışıyor. “Neden İslam ülkelerinden yardım istemiyorsunuz” sorusuna, “Biz yardımı ancak Allah’tan isteriz, O da kimi layık görürse onu vesile kılar, zulme sessiz kalan bilsin ki, Allah onu bu zafere layık görmemiştir” diyerek unutulmaz bir ders veriyor.
Katil, tarihin gördüğü bu en kirli, en ahlaksız savaşı çoktan kaybetti. Şimdi kara kara düşünüyor, girdiği bu delikten nasıl sağ salim çıkacağını. Bakmayın siz hala Hamas'ı bitirmeden Gazze'den çıkmayacağız gibi efelenmelerine, korkudan ıslık çalmak o. Siyonistler bütün dünyada, bölge ülkeleri de kendi halklarında yarattıkları nefret dalgasını göğüsleyemeyecekler. Hamas ise el yapımı roketleri ile bir destan yazdı, o yüzden çok daha güçlenerek çıkacak bu savaştan. Bundan sonra siyonist rejim ve başta Mahmud Abbas olmak üzere bölgenin çürümüş yönetimlerinin işi çok daha zor. Ebu Ubeyde o muhteşem parmağını, en az İsrail ve ABD kadar bu işbirlikiler için de sallıyor. Omerkilic91@Hotmail.com
Allah senden razı olsun hocam ne güzel anlatmışsın. İnşaAllah ümmeti Muhammedin silkinip kendine gelmesine vesile olacak bu şer günler.