Kendi vatanında sahnelendi

Hitit Mitolojisinin Kahramanları, 4 bin yıl sonra Hattuşa’ya geri döndüler. Hitit Üniversitesi’nin...

14 Ekim 2014 Salı 14:36
 Kendi vatanında sahnelendi


Hitit Mitolojisinin Kahramanları, 4 bin yıl sonra Hattuşa’ya geri döndüler. Hitit Üniversitesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen 9. Hititoloji Kongresi kapsamında hazırlanan ‘Ağlayan Şehir-Hattuşa’ adlı tiyatro oyunu 13 Ekim günü antik Hattuşa Kentinde de sahnelendi.


Yazar ve eğitimci Erdal Şahin yönetmenliğinde sahnelenen iki perdelik oyunda Hitit Üniversitesi Tiyatro Kulübü öğrencilerinin yanı sıra Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Özlem Sir Gavaz, Öğretim Görevlisi Nihal Gökçe ve Öğretim Görevlisi Sefa Üzbey de görev aldı. Tarihi Hattuşa Kenti 1. Nolu Tapınak alınanda sahnelenen oyuna Boğazkaleliler büyük ilgi gösterdi. Hattuşa’yı anlatan tiyatro oyununun, antik kentte sahnelenmesi izleyiciler tarafından memnuniyetle karşılandı. Oyunu, Hitit Uygarlığı Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ahmet ÜNAL, Boğazkale Kaymakamı Osman Aydoğan, Boğazkale Belediye Başkanı Osman Tangazoğlu ve ilçe idari amirleri de izledi.


Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Özlem Sir Gavaz, “Ağlayan Şehir-Hattuşa” oyununu konunun geçtiği asıl mekânında sahnelemekten büyük mutluluk duyduklarını ifade etti.


Boğazkale Belediye Başkanı Osman Tangazoğlu, Hattuşa antik kentinin yerelde sıkışıp kaydığını belirterek, “Bu değerler aslında ülkemiz için büyük bir kazançtır. Dünya kültürel mirasının kilometre taşlarından olan Hititleri, ilk yazılı anlaşmayı, dünyadaki ilk yazılı tabletleri anlatamamak bizlerin eksikliğidir. Hattuşa’ya senede 60 bin turist geliyor. Oysa dünyanın her tarafından araştırmacıların, turistlerin, gezginlerin arayıp bulamadığı bir mekandır Hattuşa. Bu tür etkinlikler, Hattuşa’yı, Boğazkale’yi ön plana çıkaracak, dikkat çekecektir. Bu oyunda emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum. Fakat bu çalışmalar yerel düzeyde kalırsa sadece kendimiz çalar, kendimiz oynarız” ifadelerini kullandı.


OYUNUN KONUSU


Hitit Kralı 1. Şuppililuma, Telpinu kanunlarını çiğneyerek kardeşi genç Tuthalia’yı öldürür. I.Şuppililuma bununla da yetinmez ve karısı Henti’yi yani Tavannana’yı saraydan gönderir. Onun yerine de Babil Prensesi Malnigal’i saraya getirir ve karısı olarak ilan eder. Ülkede yaşanan kuraklıkla halk umutsuzluk içindedir. Şehirde, adaklar sunarak kıtlığa çare aransa da beklentilerini karşılayacak yağışlar bir türlü yağmaz.


Baharın gelişiyle umutlanan halk Purulli Festivaliyle moral bulur. Ancak bu sırada köylerde başlayan bir hastalık yavaş yavaş yayılmaktadır. Hekimlerin bir kısmı bunu görmezden gelirken diğer bir kısmı da umutsuzca çare arar. Hatti halkı, bu hastalığa direnemezken küçük Pesetiya da direnemez. Anne babası bu acıya dayanmaya çalışırken askerlerin acımasız davranışları ile baba isyan eder, Kral Şuppililuma’ya. Bu isyanı bir askerin mızrağının ucunda son nefesini verene kadar devam eder. Hastalığın yayılmasını önlemek için içerisinde köylülerle birlikte evler yakılır.


Hatti’nin en büyük düşmanı artık tam anlamıyla kalbindedir. Ve çok geçmez yenilmez kral I.Şuppililuma da boyun eğer bu sinsi düşmana. Halk çaresizdir, kimi kaçar uzaklara kimi de boyun eğer hastalığa.


Krallıkta artık II. Murşili vardır. Hatti Ülkesinin yaşadığı bu karanlığı Tanrıların öfkesine bağlayan Murşili, bir yandan sert ve acımasız, diğer taraftan da duygusal bir kişilikle karşımıza çıkıyor. Onu duygusal yapan güç ise karısı Gaşulawiya’ya duyduğu büyük aşktır. Saray entrikaları binlerce yıl öncesinden günümüze ışık tutar gibidir. Tavannana Malnigal’i sevmeyenler Murşili ile araları zaten kötü olan Kraliçeyi hedef tahtasına oturtur. Ancak beklenmeyen bir şey olur ve Prenses Gaşulawiya ile Malnigal arasında bir dostluk başlar.


Gaşulawiya ne yapsa da ikna edemez kocasını. Sonunda Gaşulawiya da hastalanır. Murşili çaresizdir, şaşkındır. Üstüne saray dalkavuklarının sinsi planları da eklenince daha çok düşman olur Malnigal’e. Gaşulawiya çok geçmez direnemez hastalığa. Murşili artık büsbütün öfke doludur. Ve Malnigal’i yani Tavannana’yı saraydan kovar. Malnigal selefi Henti’nin kaderini yaşamaktadır. Karşı gelmez Murşili’ye, çünkü Gaşulawiya’nın ölümüyle saraydaki tek tutunduğu dalı da kaybetmiştir. Giderken kaderine de meydan okuyarak gider. Çünkü yaşadıklarının hiç birini kendisi istememiştir. Kaderin bu denmiş, O da yaşamıştır."




Son Güncelleme: 14.10.2014 14:40
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner165