Kır’dan dersane yorumu

Memur-Sen Ankara Şube Başkanı Mustafa Kır, dersena kapatmanın tersane kapatmaktan daha zor olduğunu açıkladı.

24 Temmuz 2013 Çarşamba 19:17
 Kır’dan dersane yorumu

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan sonra Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın özel dershanelerin kapatılacağı, SBS'nin kaldırılacağı, SBS yerine dönem içi yazılı sınavların merkezi sistemle yapılacağı, eğitim sisteminin dershaneye ihtiyaç duymayacak şekilde yapılandırılacağı, dershanelerin özel eğitim kurumlarına dönüştürülmesinin yasal alt yapı çalışmalarının sürdürüldüğü yönündeki açıklamasının ister istemez dershanecileri, dershane çalışanlarını, özellikle de öğrenci ve ailelerini tedirgin ettiğini bildiren Sır, “Sınavlar var olduğu müdddetçe dersaneler kapanmaz.” dedi.

Kır, yaptığı açıklamada şöyle dedi;

‘Sınavla öğrenci alımı sürdükçe, özel dershaneler varlığını sürdürecektir’

Üniversitelerde kontenjan sınırlaması, Anadolu Liseleri, Fen Liseleri ve Sosyal Bilimler Liseleri gibi okullara sınavla öğrenci alımı varlığını sürdürdüğü müddetçe özel dershaneler kapatılabilir mi? Kapatılırsa dershanelerin gördüğü sınavlara hazırlık işlevinin yerini paralı özel ders vermeler, paralı etüt merkezleri ve merdivenaltı dershaneler almaz mı? Özel Dershaneler özel okullara dönüştürülebilir mi? Yasal olarak dönüştürülse bile mevcut dershaneler okul olarak kullanıma elverişli mi? Elverişli olsa bile özel okul öğrencileri de istihdam imkanı fazla olan üniversitelerden mezun olmak için  dershanelere gitme ihtiyacı duymayacaklar mı? Gibi sorular kafaları meşgul etmektedir.

‘Okullarımızda müfredat birliği olsa da, imkân ve fırsat eşitliği yoktur’

Bilindiği üzere dershaneler ya mezun ya da okullara devam eden öğrencilere kökten ders anlatımı yapmadan daha ziyade uzmanlaşmış bir ekiple alternatif soru-cevap çalışmaları ile sınavlara hazırlık işlevini yürütmektedir.Devlet okullarındaki öğretmenlerimiz ise yoğun olan müfredatı bitirme zorunluluğu ile birlikte ders geçme ve sınav yönetmeliği çerçevesinde belirlenen yazılı ve sözlü sınavlarını ancak yetiştirebilmektedir. Çünkü zamanlama ve mevcut ders saatleri buna yeterli olmadığı gibi öğretmenlerimizde üniversiteye hazırlık mahiyetindeki soru-cevap tekniğinde yeterli deneyime sahip değildir. Her ne kadar ülke genelinde Okullarımızda müfredat birliği var olsa da öğretmen yeterliliği, eğitim-öğretim, araç-gereç, imkân ve fırsat eşitliği açısından birbirlerinden farklılık arz etmektedir. İşte bu dengesizliğin ortadan kaldırılması için öğrenciler tarafından dışarıdan destek eğitimi alma ihtiyacı duyulmaktadır? Bu gün destek eğitimi yoluyla bu ihtiyacın giderildiği yerin adı özel dershanelerdir.

‘Önce kapatılıp, sonra çözüm aramanın sonu kaos olur.’

Dershaneler sınavlara hazırlık işlevi üzerine eğitim veren, aynı zamanda ticari bir kurumdur. Ülkemizde yasal 4 bin özel dershanenin varlığından, her yıl 1 milyon 2 yüz bin civarında öğrencinin  destek eğitimi aldığından ve 60 bin civarında öğretmen ve personelin istihdam edildiğinden söz edilmektedir.

Alanında uzmanlaşmış bu kadar sayıdaki eğitimcinin değerlendirilmesi ve diğer çalışanların istihdamı yönünde bir çalışmanın olup olmadığı bilinmemektedir. Önce dershaneleri kapatıp sonra çözüm aramanın sonu kaos olur. Onun için konu aceleye getirilip kapatma kararından önce şeffaf bir biçimde muhatapları ve tarafları ile tartışılmalıdır. Dershaneleri resmen kapatma yerine; geliştireceğimiz eğitim sistemiyle kendi kendine kapanacak noktaya getirmek en akılcı yoldur.

‘Dershaneleri doğuran sebepler dururken, kapattım demek çözüm olmaz’

Özel dershaneleri özel eğitim kurumlarına dönüştürmenin okullaşma oranını artırmasıyla birlikte sınıf mevcutlarının OECD ülkeleri standardına çekilmesine katkı sağlayacağı, ekonomik açıdan velileri çifte masraftan kurtaracağı, hem okulda hem dershanede eğitim almaya zorlayan, sınav kaygısıyla hayatı okul -dershane cenderesine sıkıştıran eğitim sisteminden vazgeçileceği, sosyal hayattan tecrit edilen öğrencilerin ilgi duydukları kültür, sanat, spor veya bilim dallarından birinde faaliyete katılımının yolunu açacağı,  bunun ötesinde öğrencileri birer "yarış atı" veya "test makinesi" olmaktan kurtaracağı gibi mülahazalarla özel dershanelerin özel okullara dönüştürme fikrine karşı çıkmak mümkün müdür? Ancak eğitim sistemimizde dershaneyi doğuran sebepler halen ortada iken dershaneleri kapattım demenin istenilen neticeyi verip veremeyeceği konusunda önemli kuşkular vardır.

‘Sınavlardan ziyade sınavları önemli kılan faktörler önemlidir’

Özel dershaneler sınavlara hazırlık işlevi gördüğünden tartışmalar hep sınavlar üzerinden yapılmaktadır. Sınavların kaldırılması ile birlikte dershanelerin de ortadan kalkacağı düşünülmektedir. Oysaki üzerinde durulması gereken en önemli konu, sınavların varlığından daha ziyade sınavları önemli kılan faktörlerdir. Sınavları gerekli kılan faktörleri gidermeden, özel dershanelere olan ihtiyacı ortadan kaldırmadan,   sadece merkezi sınavları tartışmaya açmakta doğru bir yaklaşım değildir.

Bunun için dershaneleri kapattım demek yetmez. Her geçen yıl artarak büyüyen ve günümüzde milyonlarca öğrencinin eğitim gördüğü özel bir sektör haline gelen özel dershanelerin, Milli eğitim sistemi içerisindeki konumunun, işlevinin bu kurumları doğuran sebeplerin ve bu kurumların farklı alanlarda ortaya çıkardığı etkilerinin sağlıklı bir zeminde tartışılması gerekmektedir.

‘Mevcut sistem rekabete dayalı bir eğitim olgusunu doğurmuştur’

Milli eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretimde öğrenci sayılarının, okullaşma oranının giderek artış göstermesi, hayat standardı ve refah seviyesi yüksek bir yaşam için Yüksek öğretiminin vazgeçilmez olarak algılanması, talebin yükseköğretim tarafından tamamının karşılanamaması, üniversite bölümlerinin kalite bakımından hiyerarşik olarak sıralanması ve bazı meslek gruplarının istihdam edilebilirliğinin, sosyal statüsünün ve ekonomik gelirinin yüksek olması, öğrencilerin belirli üniversitelerin fakülte ve bölümlerine yönelme arzuları, yükseköğretime olan talebi artırdığı gibi ortaöğretimde rekabete dayalı bir eğitim olgusunu da ortaya çıkardığı inkârı mümkün olmayan bir gerçektir.

‘Ek eğitim alma gerekliliği, özel dershane gerekliliğini kaçınılmaz kılmıştır.’

Devlet okullarında fiziksel alt yapı donanım, insan kaynaklarının yetersizliği sınıf mevcutlarının kalabalık oluşu, bu durumun bölgelere, illere ve hatta il içerisindeki yerleşim yerlerine göre ciddi anlamda farklılıklar arz etmesi, müfredatın sınavlara yönelik olarak işlenememesi, sınav sorularının işlenen müfredatın tamamını kapsayacak şekilde hazırlanamaması, öğrencinin başarısını menfi yönde etkilediğinden yarıştan kopmama duygusu eksiklikleri gidermek için ek eğitim almanın ve ek eğitim veren özel dershanelerin gerekliliğini ortaya çıkarmıştır.          

İşte bu gerçekler ki öğrenci seçme sınavlarını kaçınılmaz hale getirdiği gibi, sınavla öğrenci alan kaliteli ortaöğretim kurumlarına girişte ve yükseköğretime geçişteki rekabet olgusunu giderek ilköğretim düzeyine kadar indirmiştir. Durum böyle olunca da dershanelerin varlığı kaçınılmaz hale gelmiştir.

Sonuç olarak, özel dershanelerin açılmasına ve yaygınlaşmasına sebep olan faktörleri ortadan kaldırmadan dershanelerin resmen kapatılması gerçekleştirilse bile, filen kapatılması mümkün olmayacaktır. Gerek ortaöğretim gerekse yüksek öğretimde eğitim kademelerine geçiş sınavlarını kökten kaldırılmadan, isteyen öğrenciye istediği okula sınavsız kayıt yaptırabilme hakkı tanınmadan dershane kapatmak tershane kapatmaktan daha zor geliyor.”





Son Güncelleme: 24.07.2013 19:22
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.