Susun! Deli konuşacak

Elvan Yılmaz, 'Susun! Deli konuşacak' yazısı ile bilgiye dair felsefi bir yolculuğa çıkarıyor

06 Mart 2019 Çarşamba 22:30
Susun! Deli konuşacak

ELVAN YILMAZ

Çağımızın en önemli talebi, bilginin kuralsız kaidesiz paylaşılmasıdır. Çoğu kişi bilgiye ulaşmanın bir hak olduğunu ve bilgiye sahip olanın bir koşul öne sürmeden bu bilgiyi paylaşması gerektiğini söyler.

Bu, küresel bir talebe dönüşmüş durumdadır.

Bilgi, yalnızca bir cahil tarafından kuralsız ve koşulsuzca istenir. Bilginin yüksek bir maliyeti vardır. Bilgiyi maliyetini ödemeden almaya kalkmak, maymunun eline silah vermek gibidir.

Bilginin en önemli maliyeti akıl, emek ve hak ediştir; özetle liyakattir.

Ne yazık ki cehalet gürültücülüğü beraberinde getirir. Zeka ile elde edilemeyen yaygara ile elde edilir. Dolayısıyla cahiller tehlikelidir. Bilgiyi kavrayamaz, ayaklar altına alır ve onunla kendilerine de bilgi sahibine de eziyet ederler.

Demirci bıçak yapar müşterisine. Sen bununla et mi keseceksin, insan mı? Diye sormaz. Bıçağını alanın niyetini bilemezsin. İsteyen iyiye kullanır isteyen kötüye.

Nasıl ki, bir silah her ele teslim edilemezse bilgi de ehil olmayan ellerde zarar verici hale gelir. Liyakatin değerini anlayabilen ve bilgiye layık olup onu hak eden çok az insan vardır.

Kendi geçmişimde bilgiyi serbestçe verdiğim ve acı verici sonuçlarına tanık olduğum pek çok örnek oldu. Yakın zamanda bile yaşadım bunları. Anlamak gerekir ki cahile hatalı sempati duymak ona ve kendinize acımasız davranmak demek.

Tanrılar katından kutsal ateşi çalıp insanlığa getirdiği için her gün ciğerleri bir kartal tarafından yenilen Prometus!

Kartal ciğerlerini her gün yiyordu, neden 'kutsal'ı insanlara getirdiği için 'kutsal'ı göklerden aşağı insanlara indirdiği için.

Ne yazık ki ve ne yazık ki, bilgiye sahip olan insanın bir kaya gibi sarsılmaz olması ve bilgi için net koşullar ve bedeller koyması gerekir. Bilginin doğru kullanımının tek yolu budur. Cahil ise bilgiyi kendisine vermeniz için avaz avaz bağıracaktır.

Sizi anlamayacak, eleştirecek, hakkınızda ileri geri konuşacak ve eğer elinde güç varsa sizi cezalandıracaktır.

Bilginin bedeli ağırdır ve korunması gerekir. Nasıl ki en değerli incileri korumak zor ise bilgiyi korumak da zordur.

Bilgi tüm mücevherlerden daha değerlidir ve yalnızca gerçek değerini takdir edebilen ellere teslim edilmelidir.

‘Kritik zamanlarda insanları öldüren şey açlık değil, fazlaca alıştıkları tokluktur’ der İbn-i Haldun. Neye alıştığına dikkat etmeli insan.

İçinde bulunduğumuz bilgi arsızlığı çağında, bilgi sahibi insanın en zorlu ödevi bilgiyi tasarruflu kullanması ve ayaklar altına alınmaması için çabalamasıdır.

Bir gün ormanda araştırma yapan Fizikçi, Matematikçi, Kimyacı, Jeolog ve Antropolog yağmura yakalanmışlar.

Hemen yakınlarındaki bir orman evine giderek yardım istemişler. Ev sahibi misafirlerini güzel karşılayarak ikram hazırlamak için mutfağa geçmiş. Bu sırada ekiptekilerin gözüne evdeki soba borusu takılmış. Soba yerden bir metre kadar yukarı konularak, altına taşlarla destek yapılmış. Bunu gören ekiptekiler bu konuda kafa yormaya ve yorumlamaya başlamışlar.

Kimyacı,”Adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış” der.

Fizikçi, “Adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş” diye yorumlar.

Jeolog, “Tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan sobanın taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangın ihtimalini azaltmayı amaçlamış.” der.

Matematikçi, “Sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış.” derken;

Antropolog, “Adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha soyut biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş” diye değerlendirir.

Bizimkiler aralarında böyle konuşurken orman köylüsü içeri girer ve hep birlikte ona sobanın böyle yukarıda olmasının nedenini sorarlar. Adamdan çok manidar bir cevap gelir; Boru yetmedi!

Demem o ki; arkadaşlar herkesin ne yapmaya çalıştığına kafa yormayın, bazen sadece boru yetmez...

William Butler Yeats’in şöyle çok potent bir sözü var; “Haddini bilmedikten sonra çok şey bilmek bir şeye yaramaz. Suskunluk kimseyi yanıltmasın, çünkü susan konuşursa kimse kaldıramaz.”

Aydınlar, edebiyatçılar, yazarlar, yaratıcı hayalleri olan insanlar, güçlerini yalnızlıktan alırlar. Kimsenin konuşmaya cesaret edemediği dönemlerde konuşurlar.

Unutmayın, Tanrı yalnızdır.

Son Güncelleme: 06.03.2019 22:34
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Karşı Köyün Delisi 2019-03-07 00:36:09

Bir deli olarak ben burdan şunu anlıyorum Elvan bey; "çok üstüme gelmeyin bildiklerimi yazarsam ortalık sarsılır"

Misafir Avatar
haber kaynakları 2019-03-07 08:53:55 @Karşı Köyün Delisi

Birisinin,bildiğini,birileri de biliyordur.Yazmaya gerek yok.İnformal iletişim,yazılmayanları bilmek isteyenlere çoktan ulaştırmıştır.Lakin ortalıkta en ufak sarsıntı yok.

Beğenmedim! (0)
Avatar
Cengo 2019-03-07 19:49:34

Sevmem bu insanı

Avatar
İzmir'den 2019-03-06 23:25:54

Mükemmel bir yazı ve yazım türü. Bilgi her adamda durmaz ben bu yazıdan bunu anladım. Yazarın felsefi yanı da güçlü olunca harika bir yazı olmuş.

Avatar
Çorum_ca 2019-03-07 08:33:13

Elvan Bey'i gönülden tebrik ediyorum. Evet olay bu kadar basit ''BORU YETMEDİ''

Avatar
aliihsan 2019-03-07 13:28:00

insan bilmez kadrini;kendi insan olmayan....her söze verilecek bir cevap vardır sizin ki pek bir manidar olmuş,kaleminize sağlık...

Avatar
Şamil 2019-03-08 01:12:34

Kel amma beyin var adamda ????

Avatar
Ekrem 2019-03-08 21:01:15

Yaşasın tam bağımsız Elvan Yılmaz

banner165