Dikkat! Tehlike devam ediyor

Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı tehlikesi devam ediyor.

05 Temmuz 2021 Pazartesi 15:34
Dikkat! Tehlike devam ediyor

Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı tehlikesi devam ediyor. Özellikle yaz aylarında artan hastalık, ölüme yol açabiliyor. Korunmak için açık alanlarda önlem almak ve yanlış bilgilerden kaçınmak gerekli. Peki uzmanlar ne öneriyor?
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı bir viral enfeksiyon ve kenelerden insanlara geçip ölümle seyredebiliyor. Sağlık Bilimleri Üniversitesi Hamidiye Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İlyas Dökmetaş’ın aktardığına göre, Türkiye’de şu an ölüm oranı yüzde 2 ila yüzde 5 arasına gerilemiş durumda.

Dökmetaş, “Keneler sekiz bacakları olan, önde hortumu olan canlılar. Bu hortumlarını deriye sokuyorlar. Ayakları derinin içerisinde değil” diyerek, hekimlerin hortumlarını tutarak vücuttan çıkardığını söylüyor.

HASTALIK YAZ AYLARINDA ARTIYOR

Dökmetaş, hastalığın daha çok yaz aylarında görüldüğünü, kış aylarındaki soğukta kenelerin ağaç kovuklarına çekildiğini, yer altına gizlendiğini veya belirli bölgelere giderek ortamdan uzaklaştığını anlatıyor:
“Ahırlarda olabiliyor, hayvanların üzerinde yaşamlarını devam ettirebiliyor ama dış ortamda soğuk ortamda bulunmuyor ve ortamdan çıkıyor. Ortamın ısınmasıyla beraber sıcaklıkların 25 derecenin üzerine çıkmasıyla beraber ortaya çıkan keneler, aç olmaları nedeniyle yiyecek arıyorlar. Keneler kan emerek yaşayan canlılar. Hangi canlıyı bulursa ona tutunuyor ve onun kanını emerek yaşıyor."

VÜCUDA NASIL GİRER, ENF AZLA HANGİ BÖLGELERDEN TUTUNABİLİR?

Dökmetaş, ağaçların ve çalıların üzerine, dış ortama atılan kene yumurtalarının çoğaldığını ve gelecek bir canlıyı beklediğini belirtip şunları söylüyor:

“Keneler zıplamayan, uçmayan yaratıklar ama ağaç uçlarında, çalılarda bulunan keneler çevreden geçen canlının üzerine doğru kendisini bırakabilir ve ona tutunabilir veya bir piknik alanında çimenlerin üzerine uzanıp yatarsanız sizin nefesinizi hisseder, canlılığınızı hisseder size doğru gelir. Ya ayaklarınızdan ya saç derinizden ya kolunuzdan bir yerden vücudunuza doğru girer. Daha çok koltuk altı, kasık bölgesi, sırt bölgesi, ense bölgesi, saç bölgesi gibi bölgelere girer."

BAŞKA HASTALIKLARI DA TAŞIYABİLİR

Keneler tutunduğu bölgede acının hissedilmesini engelleyen bir enzim salgılıyor. Bu yolla hortumunu canlının vücuduna sokarak kanını emebiliyor. Dökmetaş, “Kendi vücudundaki sıvıları sizin vücudunuza verir” diyor.
Başlangıçta bir pirinç tanesi boyutunda olan kenenin zamanla bir nohut büyüklüğüne, bir fasulye veya barbunya büyüklüğüne erişebileceğini söyleyen Dökmetaş, şunları ekliyor:

“Doyduktan sonra kendini bırakabilir veya o sırada birisi onu çıkarmak isterse hortumu vücutta kalabilir veya kopabilir ama kendisi dış ortama atılır. Bu şekliyle kendi vücudunda bulunan onlarca hastalık etkenini, sadece Kırım Kongo Kanamalı Ateşi değil, başka hastalıkları da insanlara veya diğer canlılara verir."

EN ÇOK KİMLER RİSK ALTINDA?

Dökmetaş, şöyle açıklıyor:

“Hayvanlarla ilgili olan mesleklerde çalışanlarda daha fazla görülüyor. Veteriner hekimler gibi, laboratuvar çalışanları gibi, silahlı kuvvetler mensupları gibi, orman işçileri gibi, piknik alanında çalışanlar veya pikniğe giden insanlar gibi, köyde çalışan hayvancılıkla uğraşan insanlar gibi gruplarda daha fazla görünüyor."

NASIL ÖNLEM ALINABİLİR?

Dökmetaş, kenelerin kıyafetlerin üzerinden tutunmasının ve oradan uzun süre kan emip vücut sıvısını vermesinin beklenen bir durum olmadığını söylüyor. Tutunabilmesi için deriyle temas etmesi gerekir diye belirtiyor.

Ormanlık alanlarda pantolon paçalarının çorapların içerisine sokulmasının yanı sıra şunları öneriyor:

“Mümkün olduğu kadar dikkatli davranalım, dönüşte vücut kontrollerimizi yapalım. Çocuklarımızın çalıların arasına, ormanlık ortamlarda dolaşmasına çok fazla müsaade etmeyelim. Daha düzgün alanlarda piknik yapalım. Dönüşte mutlaka vücut kontrollerimizi yapalım. Geldikten sonra ateşiniz, halsizliğiniz genel durumda bozukluğumuz, kas eklem ağrıları gibi bulgularımız varsa Kırım Kongo Kanamalı Ateşi olabilir, hekime başvuralım."

KENEYİ PANİKLETMEK, PATLATMAK VE YÖNLIŞ ÖNLEMLER

Dökmetaş, “Kene tutunmasından hemen sonra yakın bir sağlık merkezi varsa, doktor, hemşire, sağlık memuru gibi bir sağlık çalışanı varsa ona bildirim yapın. O çok kolaylıkla çıkarır keneyi. Oraya gidip o bölgeden onu çıkartmanız, o bölgenin bir alkolle temizlenmesi faydalı. Başlangıçta bazı kan değerlerine bakılmasında fayda var” diyor.
Keneyi öldürmenin, kenenin üzerine sigara ve alkol basmanın ise yanlış olduğunu belirtiyor.
Keneyi çıkarmaya çalışırken patlatılması, kanatılması veya kenenin paniklemesi halinde, kenenin vücut sıvılarının daha fazla içeriye gireceğini, daha fazla virüs yükü oluşturacağını söylüyor. Daha fazla virüs yükü oluşturması hastalığın daha ağır geçmesi demek.

İNSANDAN İNSANA BULAŞABİLİR

Dökmetaş, büyükbaş hayvanlardan ya da evcil hayvanlardan bulaşabildiği gibi insandan insana da bulaşabileceğini söylüyor:

“Hastalarımızdan hekimlere ve sağlık çalışanlarına bulaş ve sağlık çalışanlarının kaybedilmesi, vefatı söz konusu. Bu nedenle hastalığın ileri olduğu virüs yükünün yüksek olduğu dönemlerde, kanamaların olduğu dönemlerde, damlacık yoluyla da solunum yoluyla da cilt ve mukozalardaki harap olan deri ve ciltten geçiş söz konusu olabiliyor. Çatlaklardan geçiş söz konusu olabiliyor.”

BELİRTİLER NELER?

Kanama ve ateşle seyreden bir hastalık olduğundan bahseden Dökmetaş, diğer belirtileri de sıralıyor:
“Neredeyse hastalarımızın yüzde 90’ında ateş var ve büyük bir oranında da kanama var. Bunun yanında baş ağrısı, halsizlik, kas eklem ağrıları, ciltte döküntüler, bazen kanamalar, yine cilt bölgesinde olan farklı kanamalar veya idrar yolundan olan kanamalar, kanlı balgam gibi kanamalar… Bunun yanında öksürük, karın ağrısı, ishal gibi belirtiler ortaya çıkabiliyor."

HASTALIĞIN EN SIK GÖRÜLDÜĞÜ İLLER

Dökmetaş, şöyle açıklıyor:

“İklim, çevre, diğer faktörlerin de etkisiyle mikroorganizmanın ilk yuvalandığı kenelerin büyük popülasyonlara ulaştığı ve yayılımın daha fazla olduğu bölge başlangıçta Erzincan, Erzurum, Giresun, Sivas, Tokat, Çorum, Gümüşhane, Yozgat gibi bölgeydi ama daha sonra hastalık tüm ülkemize yayıldı. Fakat şu anda yine hastalığın yaygın olduğu daha fazla görüldüğü bölgeler bu bahsettiğim iller fakat diğer illerde de görülebiliyor."

TEHLİKE DEVAM EDİYOR

Dökmetaş, son iki yılda vakalarda artışlar görüldüğünü söylüyor ve artışın bazı sebeplerini sıralıyor:
“Bu artışın birkaç sebebi olabilir. Bir, sıcak geçen yaz ayları. Yağmurlu bir dönem arkasından kuru bir döneme doğru gidiş, yeteri kadar ilaçlamanın olmaması, hayvanlar üzerindeki ilaçlamaların yeteri kadar yapılmaması, insanların bazı tedbirleri elden bırakması gibi faktörler olabilir."

KAYNAK: TRT HABER/ÖZGE GÜNGÖRMÜŞ

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.