Şeytanın şerrinden sakınmamız gerektiğini Allah öğretti bize. Sonra emretti. Ve daha sonra şeytanla birlikte bazı şeylerin de şerri olabileceğinin haberini verdi. Şer sadece iblise münhasır bir şey değildi, zira. Geri kalanı biz öğrenecektik, bizatihi yaşarken, yaşıyorken… Bizler tercih ettiğimiz kıyının kaidelerine göre, hangi kişinin, hangi eşyanın, hangi meselenin şerli olabileceğini de öğrenmek zorunda olarak yaratıldık. Kimimiz öğrendi, kimimiz şerrin göbeğinde yuvalar kurdu. Karşılaştı(rıldı)ğımız kişi ve şeylerin dünyamıza ettiği fenalıkları hep sonradan pişman olarak gördük. 

Türkiye namlı ülkede yaşayan bizler, şahsiyetimizde eksik kalan yanları, kuramadığımız cümleleri kuranlara, yapamadığımızı yapanlara, ram ederek geçirdik, ömrümüzü. “Hayr Ve Şerrin” yer değiştirebileceğini unutarak…  

Şimdi de Türkiye’nin son yirmi yılını eline geçirip, istedikleri şehirde, istedikleri gibi cirit oynayan insanlar kendi rüyalarıyla amel etmemizi istiyorlar. Hayr ve şerri kendileri belirliyor, belirledikleri hayrın hayrımıza olmadığını söylediğimiz de gözlerinde öfke damlamaya başlıyor. Şeyh efendi hazretleri ve soluğunu bile Türkiye’ye nimet olarak yutturmaya çalışan ekâbirler, neredeyse “olmasaydık olmazdınız”a kelamı getiriyorlar. 

Nereye gitse kapıların kendisine açılmasına alışan ve gözkırpmasına bile hizmet anlayışıyla bakanlar şimdi dersanelerimiz kapanıyor diye bir coğrafyayı nasıl tarumar ediyorlar. Garip bir durum bu…  tehlikeli de üstelik. Türkçe bu güne kadar bir ahret diliymiş gibi, Türkçeyi dünya dili yapacağız diye yabancı çocuklara söylettikleri türkü ve şarkılarla gönülleri hoş edenler şimdi Türkçenin en güzel! Bedduaları sıralıyorlar, dersaneler(i) için. Okyanus kadar imkânların içinde yüzenler okyanusun berisinde olan ama parasıyokinsanların çocuklarına bırakın Türkçeyi tek harf öğretmeyi vakit kaybı olarak görüyorlar.

Bu toprakların bütün birikimini kendi geleceği için kullananların rüyasına göre amel edersek, yakın zaman da kim bilir kimin eşiğinde el pençe divan duracağız. Merakla bekliyorum. 

Gece-kuşluk-evvabin namazları kılarak Allah’tan yardım isteyen hizmet erleri Türkiye’nin boğazına sarılanlar meseleler için nedense namaz filan demiyorlar. Peygamber hayatlarının en ağdalı mucizelerini, kendi konforlarının devamı için örnek vermekten çekinmiyorlar. Eşiyle, çocuğuyla birlikte hayatı yırtarcasına yaşayan garibanlar için kaç rekat namaz kıldılar acaba? Devlet memurluğu alımı, devlet amirliği yapımı gibi konularda tek bakışı muktedir olanlar, akşam bir kilo meyve alsam mı almasam mı çelişkisini yaşattıklarından nasıl helallik isteyecekler acaba? 

Kendisinden başka bütün Müslümanları aşırılığın izinden giden aklı çelinmişler olarak gören hizmet ehli, hoş gördüklerini söylüyor. Bir de horgördüklerini, bir kaşık suyu esirgemek istediklerini söyleyiversin! Yağmurlu havada susattığı canların yongasıyla birlikte nasıl ateşe verdiklerini de söylesinler. Onca imkan arasında, mütebessim yüzleriyle, gülen gözleriyle dinimizin güzelliklerini anlatan hizmet erleri hizmetlerine neden büyük karşılıklar istiyorlar hem. En güzel türküşarkışiyir söylettikleri gençlerin kaç tanesine Allah kelamı öğrettiler acaba? (bakış açısı ilkel görülebilir, mühim değil, severiz ilkelliği)

Matematik, fizik, kimya, tıp, atom ve mars mühendisliği konusunda başarıların yanında iki tane dünyaya meyletmeyen derviş çıkarmak derdiniz de olaydı eğer, bütün namazları beraber kılabilirdik. Ama herkesin rüyası kendine bir şeyler anlatır… Ben sizin rüyanızla amel etmeyeceğim… 

Ama belli ki;

Aba altından sopa gösterme ustaları, el atıyla dere geçmeye çalışıyor, üstelik haris ve habis bir şekilde.
*İsmail Kara’nın kitabının adıdır… 






Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
mustafa şapsan 2013-12-07 08:43:27

malcom x si önce destekleyen ümmet bilincine vakif olduktan sonra öldüren amerika şeyh efendiye seksen dönüm arazi verip korumasini neden üstlenir merak ediyorum.birileri bunu millete açiklasin.