Ham eyvaz yime
Burkulur dilin
Pis söz dime
Hüşkü dolar kalbin
(Hüdayi Nabit, bu basit şiircik 14 Şubat bebeklerine ve gezicilere armağan edilmiştir)

Mario Perniola –büyük estetikçi-; “saldırı birlikleriyle, insani yardımların birlikte gönderilmesi bir rastlantı değildir” diyor. Saldırı yapılacak yere, saldırı sonrası gereksinim duyulacak her şey, önceden hazırlanıyor. Sağlık malzemesi, inşa malzemesi, psikolojik destek vesaire. Çok garip değil mi? Kimin, insani davrandığını, neyin insani olduğunu bilemiyoruz. Saldırı sonrasını düşünüp, yanına silahıyla birlikte yarayı bereyi saracak, saldırılanların aklını saracak teçhizat almak merhamet dalgalanmasına neden oluyor. Kafa ve şuur karışıklığı(na), kafaşuur kırışıklığı(na)… İnsan bilincinin sınırlı olmasına mı bağlanmalı bu? Yoksa insanın kepazeliğine mi? Cahilliğinin arkasında bile Allah’ın kudreti olduğunu söyleyecek kadar şımarmak nasıl bir şeydir? Yahut laikdemokratik Türkiye cumhuriyetinin, insan(ların)a yaptığı fenalıkların bir tezahürü mü?

Memlekete bakılırsa herkes alabildiğine insancıl. Hümanist. Ağaç sevici. Hayvan koruyucu. Hava bükücü. Ateş ve suyu tutucu. Dağları yaratıcı. Ağaçtan yaprak düşse o yaprağın asfaltta açtığı yaraya ağlayıcı. Söylentiye göre muasırız. Ortada dolaşan şayialara göre yeryüzünü düzeltecek sura üfüren meleğin kanadı kırılmış da ülkemizin o güzel kadirşinas insanı o kanadın yaralarını sarmış. Melek acıyıp üfürmemiş Türkiye’mizin suruna. Vesaire vesaire…

Hepsi yalan, büyük ve affı yok yalanlar. Aksine Türkiye, kendi tarihinin insanıyla birlikte dibe vurduğu bir evrede… Şuurunun genleriyle oynanmış insanların ilânihaye geldiği noktada. Yadırganacak bir durum yok aslında. Herkesin fütursuzca şımardığı, şımardığı, şımardığı, şımardığı bir anakara. Türkiye. 

Eylemler, insanı nereye kadar alçaltırın cevabı. Söylemler de öyle. Sevimsiz bir şımarıklığın diktası altında ezim ezim eziyorlar masumları. Mazlumları. Malum şu ara eylemler var, İstanbul menşeli. Hayatında sadece kuş sütü eksik olan çocuklar; bağırıyor, çağırıyor… Yıkıyor, yakıyor devrim yapıyor. Emperyalizme direniyorlar filan. Elinde, dilinde, vesair azalarında emperyalizmin ayetleriyle büyük devrimler planlıyor, gündüz doğan gençler. 

“İkindi ne yaa”, diye geviş getiren karatırnaklı bir kıza, onun bir vakit olduğunu elleriyle anlatmaya çalışıyor kirli sakallı, saçları dik çocuk.

İki genç aşk üstüne konuşuyor… kanka diye başlıyor bilge olanı. “Kanka, olum manyak seviyorum ben o kızı. Akşam diskoya gitcez.”

Yaşları orta, birkaç kız-erkek, erkek-kız pastoral bir manzaraya bakıp yemyeşil düşler kuruyor. Tabiat ananın rahim kanseri olmaması için ellerini birleştiriyorlar dua niyetine.

Yazdığı yapıtlarında, yaptığı yazıtlarında; barışı, sevgiyi, kardeşliği, aşkı ve birlikte yaşamayı… Işıklıyor genç aydın, tuvale kâğıda ve notaya.

Yeni anne - baba olmuş iki âşık en renkli elbiseleriyle çocuklarının elinden tutup parka giderken kimsesiz ve burnu akan çocuğa acıyor. Ayyy! Ya, ne acıklı dimi diyor annecil adam. Erkeksi kadın çabuk uzaklaş diyor çocuğuna. 

Köykentliler lüx arabalarıyla bir köyden geçerken, ürünleri doğal yemenin faydalarını vaaz ediyor köylülere. Kentköylüler bundan mutlu oluyor.

Dinden beri dünden, dünden beri dinden bahsediyor ulu hocalar. Tanrı, eninde sonunda cennetinde ağırlayacakmış bizi. Biz de tanrıyı ağırlayacakmışız bazı günler. 

Yaşlılar ve biraz yaşlananlar evlerinin gözlerini sayıyorlar birbirlerine. Evlatlar yarışıyor bastona ve değneye dayanan çenelerde.

Henüz yetilmemiş çıbanın kendini öldüreceğini sanan, hiç ölmeyecek yarı tanrı devlet erkânı ise gençlerin, putlarının düşen azalarına helva çevirmekle meşgul.

Bu bir işgal… Bu bir istila… Bu bir saldırı… Bu bir sarkıntılık… Bu bir sataşma… Bu bir taarruz… Bu bir savaş… 

İşgalistilasaldırısarkıntılıksataşmataarruzsavaş altında kalmamak en büyük devrimdir. Şımarıklığın ve şinnekliğinizin şehvetine teslim olmayanların hüznü, can sıkıntısı, sevinci, kavgası, yürüyüşü mübarek olsun. Ben muasır medeniyetinizde yoğum.


Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
hafız 2013-06-21 09:32:15

yüreğine sağlık be hocam.