Uslu'nun, maden faciası yorumu - ‘Hükümetin denetim zafiyeti olmamalı’

AK Parti Çorum Milletvekili, TBMM İdare Amiri Hak-İş Konfederasyonu Onursal Başkanı Salim Uslu...

30 Ekim 2014 Perşembe 11:18
 Uslu'nun, maden faciası yorumu - ‘Hükümetin denetim zafiyeti olmamalı’


AK Parti Çorum Milletvekili, TBMM İdare Amiri Hak-İş Konfederasyonu Onursal Başkanı Salim Uslu, Karaman'ın Ermenek ilçesine bağlı Güneyyurt beldesi yakınlarındaki maden ocağında meydana gelen faciayı sonucu mahsur kalan 18 işçi ile ilgili gelişmeleri Tvnet ana haber bülteninde değerlendirdi.


İnsan hayatının bu kadar ucuz olmaması gerektiğini belirten Uslu, işverenin yasaların boşluklarından faydalanmaması, hükümetin de denetim zafiyeti göstermemesini istedi. Uslu, ayrıca lobiler karşısında insan hayatını riske sokacak esnemeler yapılmamasının önemine dikkat çekti.

Uslu, canlı yayında yaptığı açıklamada, şöyle dedi; “İşçilerimize ve ailelerine geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Bölgeye müfettişler intikal etmiş durumdalar. Bilirkişi tespitleri, teknik ayrıntılar henüz elimize ulaşmadı. Ulaştığında net şeyler söyleme imkanımız var. İlginç bir durumla karşı karşıyayız. Çökme ya da grizu söz konusu değil. Maden ocağında alışageldik bir olay da değil. Ama su kaynakları nasıl olurda galerilere yakın yerlerde niçin tutulur? Gerekli önlemler nelerdi ve ne tür denetim zaafları ya da güvenlik zaafları var? Bunlar raporlar ortaya çıktığı zaman göreceğiz. Şuanda önemli ve öncelikli olan arama kurtarma çalışmalarının biran önce olumlu bir şekilde sonlandırılmasıdır. Orada insanlar büyük bir kaygı içerisinde aşağıdan gelecek haberleri bekliyorlar. Giderek umutların tükenmeye başladığı noktadayız. Zaman daralıyor. Oksijen sorunu da yaşanıyor. Kısa bir süre içerisinde sonuç alınarak 18 kardeşimize sağ salim ulaşılır. Bugüne kadar bu işletme ile ilgili denetim yapılmış mıdır? En son hangi tarihte yapılmıştır? Müfettişler bukabil muhtemel sorunları göz önünde bulunduran uyarılarda bulunmuşlar mıdır? Bulundularsa işletme ne tür tedbirler almıştır? Bütün bunları bilmek zor. Bu soruların cevabı bugün değilse bile yarın ortaya çıkacak. Hukuk devletinde hiçbir şey gizli kalmaz, her şey ortaya çıkar. Burada önemli olan nokta yıllar yılı sendikacılık dönemimde Murat Başeskioğlu beyin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı döneminden itibaren bir İş Kanunu Taslağı hazırlarken, İşçi Konfederasyonları kendi aramızda üniversiteden hocalara hazırlattığımız taslakta “işyeri işçi temsilcileri” diye bir kavram getirerek yeni bir kurum oluşturmaya çalıştık. Ne yazık ki o dönem bazı konfederasyonlar “sendikalara alternatif mi getiriyorsunuz” diye buna karşı çıktılar. Oysa sendikaların olmadığı işletmelerde yasal zorunlulukla oluşturulacak İşyeri İşçi Temsilcilikleri aslında İş Yasası kadar İş Sağlı Güvenliği tedbirlerinin de alınması konusunda etkili ve yetkili olacaklardı. Ne yazık ki bunları aradan 10 sene geçtikten sonra en son çıkarttığımız İş Sağlığı Güvenliği Yasasında koyabildik. Aslında bu çalışmaya Sayın Yaşar Okuyan zamanında başlamıştık. Bu kadar zaman içerisinde birçok can kaybı yaşandı. Birçok insan iş kazaları nedeniyle sakat kaldı. Yazık günah bunların vebalini hiçbir İşçi ve İşveren veya sendikaları taşıyamazlar. Burada sendikaların etkin bir biçimde olması gerekir. Yani çok kalıcı önlemler bakımından. Bunu sadece Ermenek maden ocağı kazası ölçeğinde söylemiyorum. İşkolu sözleşmesinin yaygınlaştırılması gerekiyor. İşletmelerdeki asgari çalışma koşullarını belirleyeceğimiz İşkolu Sözleşmesi. Fransa’da sendikalı işçi sayısı %10 civarındadır. Toplu sözleşmeden yararlanma oranı da %85-90 civarındadır. Bunun anlamı; Toplu Sözleşme, İşkolu sözleşmesi işyerinde sadece ücret zammı değildir. Ücret zammı diye algılanıyor. Oysa işyerinde çalışma koşulları, alınacak tedbirler konusunda asgari standartların belirlenmesi demektir. Türkiye’deki işletmelerin özellikle de kayıt dışı üretim yapan, istihdam yaratan ya da ucuz işçilikten maliyet yaparak rekabet gücünü elde etmiş işletmelerin artık varabileceği yeni bir yer yok. İnsan hayatı bu kadar ucuz olmaması lazım.


YAŞAM ODALARI


Bugüne kadar araştırma komisyonları kurulmuş ve gerekli incelemeler yapmış, yüzlerce sayfalık raporlar hazırlanmıştır. Burada yapılacak iş bellidir. Evrensel standartlara uygun iş güvenliği tedbirlerinin alınması önemlidir. Alınıp alınmadığının denetlenmesi daha önemlidir. Bunun içerisinde Çelik Yaşam Odaları dahil. Yasalar mecliste konuşulurken Türkiye Büyük Millet Meclisinde çok yoğun kulisler yapılıyor. Bir kısım çevreler yaşam odalarının yeraltına yapılmasının olanaksızlığından bahsederek kendilerine göre gerekçe üretiyorlar. Şimdilerde bazıları ise maden ocaklarını kapatıyorlar. Alınması gereken önlemlerin ağır ve maliyetli iş olduğunu ifade ederek ya da taşeron işçileri ile ilgili düzenlemelerin yapılması ya da işçilerin çalışma koşullarının iyileştirilmesine yönelik düzenlemelerin kendilerine ağır bir maliyet getirdiğini ifade ederek birçok yerde eylemler yapıyorlar. Genel olarak bir sosyal kabul sorunu yaşanıyor ve işveren mentalitesi yasalara uymaktan ziyade yasaların boşluklarından yararlanmaya yönelik olarak çalıştırılıyor.  Hatta işçileri bize karşı kullanmaya yönlendirmeye çalışıyorlar. Dünyada herkes biliyor ki, önlemek telafi etmekten daha ucuz ve kolaydır. Bu noktada AK Parti iktidarının hiçbir şekilde denetim zafiyetlerinin içerisinde olmaması bu tür lobilerle insan hayatını risk edecek esnemelerde bulunmaması gerekiyor. Bunu her fırsatta ifade ediyoruz”




Son Güncelleme: 30.10.2014 11:23
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.