Muhalefetin, anayasa değişiklik paketi görüşmelerini rejim tartışmasına dönüştürerek cepheyi genişletme stratejisi, bürokrasideki geleneksel müttefikleri eski güçlerinde olmadıkları için bir sonuç vermedi. O yüzden iyice şirazeden çıktılar da, meclisin kendi tarihine ihanet ettiğini bile söylüyorlar. Referandumdan evet çıktığında milletin kendi kendine ihanet ettiği şeklinde sözler işiteceğiz herhalde. 


Kendileri uzaydan gelmiş bu azınlığa göre millet, kendi hayrına olan şeyin ne olduğunu dahi bilmeyen, yüzyıldır bir türlü reşit olamamış, elinden tutulmazsa nereye gideceği, ne yapacağı kestirilemeyecek aklı kıt bir insan kalabalığı. Kimilerine bıkkınlık verecek kadar üzerinde durduğumuz vesayet sistemi tam da bu işte. 


Ama artık sürecin sonuna doğru hızla yol alıyoruz. Meclisten geçirtmeyiz, yaparız, yaptırmayız tartışmaları arasında, anayasa değişiklik paketinin oylanarak cumhurbaşkanınca onaylanmasıyla önemli bir aşama geride kaldı. Artık Nisan’ın ortasında referanduma gidileceği kesinleşti. 


Bir önceki yazımda başkanlık sistemine geçilmesi ile büyük ölçüde sorunlar ortadan kalkacak demiştim. Bir okuyucu haklı olarak sistem değişince ne, nasıl değişecek, bütün sorunlar nasıl olacak da ortadan kalkacak diye sormuş. Haklı olarak diyorum çünkü, “sistem değişince bütün sorunlar ortadan kalkacak” cümlesi tek başına doğru değil elbette. 


Yani referandumdan istenilen sonuç alınarak cumhurbaşkanlığı sistemine geçildiğinin ertesi gün sorunsuz bir Türkiye’ye uyanacağız, ya da sistem değişsin Türkiye ertesi gün cennet olacak gibi bir şey yok. Yine problemlerimiz olacak elbette. Yine dışarıdan içeriden saldırılar devam edecek, hatta belki artarak devam edecek. 


Biz iddialarımızdan vazgeçerek eski günlerdeki gibi batının itaatkar çocuğu olmayı kabul etmediğimiz, küresel sistem karşısında diz çökmediğimiz, aksine Asya’yı, Afrika’yı dolaşıp, dünyanın bu beşli çete düzenine karşı el alemi uyandırmaya çalıştığımız sürece saldırılar artarak devam edecektir, bundan hiç kuşkumuz yok. 


Ama batıcı azınlığın büyük itirazlarına neden olan anayasa değişikliği ile çok önemli şeyler olacak. En başta, yıllardır adeta gölge boksu yaparak enerjimizi tüketen, tek partili iktidarların milletin dişinden tırnağından arttırarak biriktirdiklerini hoyratça yiyip tüketen o koalisyonlu dönemlerden kurtulacağız. Yani iki adım ileri bir adım geri durumu kalıcı olarak sona erecek. 


Yine mesela bir seçim yapıldıktan sonra aylarca hükümet kurulmasını beklemeyeceğiz, ertesi gün iş başı yapılacak. Devlet çarkı hızlanacak. Oligarşik bürokrasinin beli kırılacak, zira artık sığınabileceği bir merci, iş yapmamak, işleri savsaklamak için ileri sürebileceği bir mazereti kalmayacak. Bırakalım koalisyon dönemlerini bir yana, her ikisi de yürütmenin başı olduğu için çift başlılıktan doğan sorunlar sona erecek. Az şey mi bunlar?

Hatırlayalım Ahmet Davutoğlu’nun istifası olayını. Bu ülkenin gelmiş geçmiş en çalışkan başbakanı olan A. Davutoğlu neden istifa etmek zorunda kalmıştı. Kim söyleyebilir Davutoğlu’nun Cumhurbaşkanından daha az memleket sevdalısı olduğunu. Ama iş memleket için yanıp tutuşmakla olmuyor. Çift başlılıktan dolayı üst düzey bürokrat atamaları konusunda aralarında yaşanan sorunlar devlet çarkını durma noktasına getirince, cumhurbaşkanı mecbur kalmıştı başbakanın istifasını istemeye. Kaldı ki her ikisi de aynı misyondan gelen samimi birer dava adamı oldukları halde oldu bütün bunlar. İki farklı partiden gelen bir başbakanla cumhurbaşkanının yönettiği bir Türkiye’yi düşünmek bile kabus. 

Bürokratik iktidar, siyasi erkin içinde bulduğu en küçük bir zaafı değerlendirerek oradan kendisine alan açmaya çalışır. Bunun için koalisyon hükümetlerini, o da olmazsa çift başlı iktidarları çok sever. Ak Parti hükümetlerini 2002’den bu güne en fazla uğraştıran, hızını kesen, zaman zaman darbe tehditlerine maruz bırakan işte bu bürokratik yapıdır. Ak Parti, on dört yıllık iktidarında bürokrasiyi geriletebildiği oranda kendi iktidar alanını genişletebilmiştir. Ama bu zorlu süreç göstermiştir ki, sistemde köklü reform yapılmadığı sürece seçilmişlerin tam anlamıyla devlete hakim olabilmesi imkansızdır. Çünkü bürokratik iktidar, eğer işine gelmiyorsa siyasetin aldığı en radikal kararları bile kendi karanlık dehlizlerinde döndürüp dolaştırarak kadük bırakır. 


CHP ve bileşenlerinin feryad figan etmelerinin nedeni işte başkanlık sistemine geçilmesi ile bu durumun artık kalıcı olarak değişecek olmasıdır. Yıllardır sandıktan yüz bulamayanların devlette bu kadar etkili olmalarını sağlayan, sistemin bu vesayetçi yapısıdır. Onun için bugüne kadar seçim kaybetmeyi bile çok fazla önemsemediler. Zira vesayetlerini sürdürebilecekleri kadar oy almaları yeterliydi. 


Sayısal olarak çok küçük bir azınlık oldukları halde siyasal olarak hep iktidar olmaya alıştıkları için şimdi rejim değişiyor, memleket diktatörlüğe gidiyor, parti devleti haline geliyoruz diyerek ortalığı velveleye veriyorlar Buna karşılık, “diktatörlükten bahseden CHP, dönsün de kendi tek partili iktidar yıllarına baksın” deyince bundan rahatsız oluyorlar. “Aradan şu kadar yıl geçtikten sonra bunu hatırlatmanın ne âlemi var” diyorlar. “Kabuk bağlamış yaraları niye yeniden kanatıyoruz ki, geçmiş geçmişte kaldı, unutalım gitsin, önümüzdeki günlere bakalım, o günün şartları falan, feşmekan” gibi ilk bakışta doğru görünen öylesine aldatıcı bir dil kullanıyorlar ki, bizim cenahtan bile buna kananlar çıkıyor.  


İyi güzel de, siz bir gün olsun o yıllarda yanlış yaptığınızı kabul edip, bir kez olsun milletten özür dilemediniz ki. Bir kez olsun, “evet, kabul ediyoruz biz bu milletin dinine, inancına, tarihine, kültürüne düşmanlık yaptık, Kuran’ı, ezanı yasakladık, camileri ahıra çevirdik, millete sürü muamelesi yaptık, aç bıraktık, kötü yönettik, bunlar affedilmez yanlışlardı, kabul ediyoruz” deyin. Siz bir kez bunu yapın, biz de bir daha bunları başınıza kakarsak namerdiz. 


Ama bunu yapmadığınız sürece (ki hiç yapmaya niyetiniz yok, aksine o yılları asrı saadet gibi görüp hasretle anıyorsunuz ) biz özellikle de bu dönemde bunları hatırlatmaya mecburuz. Çünkü millet bunları unutur ve es kaza sizin yalanlarınıza kanar da, referandumdan hayır çıkarsa, bir gün iktidar olma ihtimaliniz hala var demektir. Millet, o kapıyı iki ay sonra bir daha açılmamak üzere kapatacak, inşaallah. Omerkilic91@hotmail.com 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
mustafa yılmaz 2017-02-11 19:47:53

muhterem yazar günümüz ancak bu kadar güzel özetlenebilirdi. çok teşekkür ederim.

Avatar
davut ahmetoğlu 2017-02-11 19:55:28

büroktratik iktidarın bariz yaşanmışı; merhum ve dönemin başbakanı erbakan hoca inanca öyle saygı duyulması gerekir ve duyulacak ki " başörtülü üniversite öğrencilerine rektörler selam duracak" sözüne karşılık büroktratik iktidar en şiddetli başörtüsü yasağını uygulamıştır. yaş (yüksek askeri şura) da en çok askeri personel atılması refah-yol dönemidir. bu bürokratik iktidar zihniyet fark da özetmemiştir. 1980 öncesinde ecevit hakça ve halkça paylaşım demiştir, en şiddetli karaborsa ecevit iktidarlarıdır, mhp biz refah partisi mensuplarına atfen biz ürkek değil erkeğiz ve apo7yı asacağız dedikleri halde mhp li koalisyon döneminde apo'nun asılmaması kararını aldırtmışlardır. ancak elhamdülillah tünelin ucu göründü. ömer ellerinize sağlık yine muhteşem bir makale. allah razı olsun

Avatar
ahmet demirci 2017-02-11 19:57:05

ömer bey muhteşem bir yazı, teşekkürler. ilaveten yazılarınızın sayısının artmasını bekliyorum, istiyorum öneriyorum. rabbim kolaylıklar versin

Avatar
recep çelik 2017-02-11 19:57:45

her zaman olduğu gibi millete tercümansınız. minnettarız

Avatar
abdullah sarı 2017-02-11 19:59:24

muhterem yazar, tanışmıyoruz , tnışmak isterim. önerim veya imkanlarınız var ise yazılarınızın ulusal basında yer alması sağlanmalıdır. çorumun stklarına bu bir görevdir,

Avatar
kazım yalnız 2017-02-15 21:21:48

ömer bey bu yazınızı sakın chpliler okumasın depresyona girerler. çünkü chp nın açıklarını ve yaşayacakların acıları kaleme almşsınız.

Avatar
barış çetin 2017-02-15 21:24:11

milletin partilerini anayasa mahkemesine kapattıran chp ye milletin yaptırımı ise açıl(a)mamak üzere kapatacaktır. korkunun ecele aydası yoktur. chp nin tek çaresi ve ilacı millet gibi düşünecek millet gibi yaşayacak milleti dışlamayacak süreç değiştirmezlerse aibetlerini haber vermişsiniz teşekkürler ellerinize sağlık

Avatar
haydar yılmazlı 2017-02-15 21:25:39

ömer bey yazınızı chp genel merkezine göndereceğim bir kere okumakla anlamzlar amma olsun göndereyim birkaç kere okumaya fırsatları çok. ikazınız ve uyarınız için teşekkür ederim.

banner165