paradoks sözlükte‚ "içinden çıkılmaz mantıksal güçlük, aynı soruya karşılık olan ve aralarında çelişmekle birlikte her biri ayrı ayrı geçerli olabilecek gibi görünen iki görüş” olarak ifade edilir. geçerli kanı ya da inanca karşıt bir ifade veya ilke; çelişkili durum olarak açıklanır. 

paradoks; "sağırlaştırıcı bir sessizlik, canlı ölüm, yalnız kalabalık, ihtiyar delikanlı, soğuk ateş, hafif kurşun, sağlıklı hasta" gibi dilemmalardır, en yalın haliyle. felsefede daha derin bir anlamı ifade eder.  düşün(me)ceyi başlatır. mantıkta kabul edilen "bir önerme ya kendisidir ya değilidir; üçüncü bir hal yoktur" kuralına aykırı olarak üçüncü bir hali ortaya koyar. "hem kendisidir, hem de değilidir hem de her ikisidir" halini örnekler.

bir akıl yürütme formu olan paradoks kabul edilir ifadelerden çelişik sonuçlar doğuran önerme, doğru olan öncüllerden, çelişik bir sonuç çıkarma biçimidir.

önceleri yunan filozoflarının tartışma konularının başında gelen paradokslar, sonrasında filozofların ve felsefenin ana düşünme alanlarından biri olmuştur. matematikte, fizikte, dilde, psikolojide daha pek çok alanda paradokslar, tekamülün – bilimsel dönüşümün arkelerinden biri olmuştur. 

pek çok paradoks var. bunlardan biri de “theseus’un gemisi” paradoksu.  efsaneye göre, girit’e sefere giden atina’nın kurucularından, theseus oradan büyük bir zaferle döner. zaferi elde etmesine yardımcı olan şey de gemisidir. ve girit zaferinin hatırına gemi atina’da uzunca süre sergilenir. ahşap gemide zaman geçtikçe bozulmalar olur ve parçalarının değiştirilmesi gerekir. zamanla her parçası neredeyse değişen gemi artık aynı gemi olmaktan çıkar. önceki parçalarına artık sahip olmayan gemiden yola çıkarak bir filozof bir soruya yanıt arar. bu theseus’un gemisine ait efsanelerden biri. 

bir diğeri de theseus’un gemisi sefere çıkar. bu sefer oldukça uzun bir seferdir. aylar ve yıllar süren bir sefer. tabi yolculuk esnasında geminin parçaları da eskimeye başlar. gemide theseus’un emrinde işini muhteşem yapan bir gemi ustası vardır. eskiyen parçaların her birini yenisiyle değiştirir. üstelik bunu gemi denizde yol alırken yapar. tek tek değişir parçalar. nihayet geminin bütün parçaları değişmiştir. gemi, denizde seferdeyken… 

bu iki efsaneye göre soru şudur: birinci efsanede olduğu  gibi girit zaferinin kazanılmasında başrol oynayan ve atina’da sergilenen, zamanla eskidiği için tüm parçaları değiştirilen gemi, theseus’un gemisi midir yoksa yeni bir gemi midir ya da ikinci efsanede olduğu gibi sefere ilk çıkan gemi mi asıl gemidir, yoksa yenilenmiş haliyle karaya dönen yoksa yenilenmiş parçalarıyla karaya dönen mi?

görüldüğü gibi verilen tüm cevaplar doğru, aynı zamanda yanlıştır. üçüncü bir cevap verilebilir. ilk ikisini kabul eden, ilk ikisini kabul etmeyen ya da üçüncü bağımsız bir cevap. mutlak cevap yoktur. ama önermelerle cevaplar mutlaklaştırılabilir. 

theseus’un gemisi aslında bir metafordur. insanın yahut daha özel anlamıyla benliğin değişim sonrası kendisi olup olmadığına bir metafor. değişen insan kendisi midir ve/veya başkası mıdır artık? bir şey veya kişi hangi durumda benliğini-kimliğini kaybeder, korur, devam ettirir?

benlik-kimlik sorunu-sorunsalıyla ilgili bu metafor üzerinde düşünülmeye değer bir paradoks. 

insan sürekli bir değişim içinde. hiç birimizin hücresi on yıl önceki hücrelerimiz değil. hücrelerimiz değişti, fikirlerimiz, inançlarımız, aklımız, hayallerimiz, bakış açılarımız, görüşlerimiz,  düşüncelerimiz; hatta alışkanlıklarımız… bize dair ne varsa hepsi farklılaştı. biz de theseus’un gemisi gibi her parçamız eskidikçe yeni parçalar edindik. peki bu durumda eski orijinal ben miyiz yoksa yeni ben mi? paradoks deyip geçmemek gerekiyor. insan hayatın bürün soru ve sorunlarını çöze çöze götürmüyor hayatı. ama soruları taşıya yaşaya, yaşaya taşıya sürdürüyor yaşamını.  

insanın kendisi hakkındaki kanaatleri oluşmalı. maruz kaldığımız enformasyon bu kanaatleri oluşturmak yerine olanları tahkim ediyor. gemimiz eskiyor ve sürekli değiştiriyoruz. her parça(mızı)sını. ama yüksek sesle, büyük cümlelerle aynı kişi olduğumuzu hararetle savunabiliyoruz. yahut ilk hali reddedip yeni bir benlik ördüğümüzü kolaylıkla iddia edebiliyoruz. oysa her ikisi de olduğu gibi her ikisi de değiliz. 

çünkü paradokslar bir bakıma düşüncenin ciddi oyuncaklarıdır. hayat ciddi bir oyundur ve ciddiyetine uygun oyuncaklarla oynanır. 

zihnin çorakkıraçbozkırkurubereketsizleştiği yerde ve zamanda paradokslara düşer belki insanın kendi “benliğini” yeşertme(si)…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.