“eylem- eylem- bir öç alma olmamalı. dingin, bezgin bir vazgeçme, bir hesap görme, özel, ritimli bir davranış olmalı.” cesare pavese

“ben bu çağdan nefret ettim. etimle, kemiğimle nefret ettim” -yaşadığı dönem için olsa gerek- büyük şair, ahmet cahit zarifoğlu böyle söylüyor. adının baş harfleri ‘acz’ tutan birini, çağından nefret ettiren şeyler nelerdi ve/veya çağ etle, kemikle nefret edilecek kadar şaire ne yapmıştı? şair şiirlerinde, yazılarında bu soruların cevabını yaklaşık olarak kulağımıza fısıldıyor esasında. zarifoğlu’nun eti ve kemiğiyle nefret ettiği çağı geride bıraktık. o nefreti ortaya çıkaran saikleri ihata eden dönemler aşılalı çok oldu.

artık 21. yüzyıldayız. insanın varlık atlasında yer alan her şeyi istisnasız kendisinin sandığı, her şeyin düzeltilmeye muhtaç olduğuna neredeyse iman ettiği ve yaşamın bütün evrelerini tastamam dizayn ettiği bir dönemin sakiniyiz. insana kalırsa yeryüzünün tek mucizesi yine insan!!! bu yanılsamaların sonucu zarifoğlu’nun yaşadığı dönemi mumla aratır. etle, kemikle nefretin yetmediği bir dönemi ve durumu yaşıyoruz. üstelik her şart ve zeminde; an be an, sürekli, boyuna, bilaistisna, aralıksız, kesintisiz, layenkati sevgiden, merhametten –soyuterdemlerden- söz edildiği halde…

elbette çağa, akıp giden zamana, dönen devire olanın ve bitenin, umulanın ve umulmayanın, olmayanın ve bitmeyenin suçunu yüklemek, en az geçmişe methiyeler düzmek kadar hastalıklı bir tutum. ‘nerede o eski …………’ diye söze başlamak, ve apriori bilgiyle, –bilmediği- geçmişi içinde bulunduğu durumdan, daha temiz bulmak sanrılı bir yönelim. telafisiz ve tedavisiz. hayata dair zoru olan yazarı, şairi haklı çıkaran bütün işaretler belirdi. el’an.

21. yüzyılın korkulacak yanı insanın yüzlerce yıldır alıştığı ve aşina olduğu kutsalı, yasaları, teamülleri yok etmekten ziyade tahfif, tahrif, tahrip etmesi. 21. yüzyılın bundan daha korkunç yanı ise insanı vicdanıyla hesaplaşacak bir eğilimden olabildiğince uzak tutması. vicdanla hesaplaşma iç güdüsünün tezahürü olan bütün refleksler yok edilmek üzere. ‘pişmanlık, hayıflanma, hüzün, keşke’ gibi duygudurumlarına bağlı vicdani her hareket, psikolojik rahatsızlık veya aklî eksiklik olarak tıp kitaplarına iliştiriliyor. kurutulması ve kurtulunması gereken…

hiç kimse hangi konuda nasıl düşüneceğine dair bir usule sahip değil; akağa, mecraya, mizaca, huya…  kıyı ve eşiğimiz, şuur ve izanımız açık denizde meydana gelen depremin neden olduğu tusunami sonrası gibi. denizin ihata ettiği ne varsa karada, karanın ihata ettiği ne varsa suda… her şey birbirine girmiş durumda. söylem ve eylem arasında bütün farklar kalktı. yaşam kaosa rağmen iflah olmaz bir “kendinden eminlik” tahakkümü altında. insan haddinin sınırlarını ya sırtını dayadığı güce çizdiriyor ya da kendisi çiziyor. sahip olma istenci ve hırsı eşyadan güce evrildi. sahiplik güdüsü soyutlaştıkça vahşileşen irade cüzüdür. insan iradenin bu cüzüne teslim olmuş durumda. “her şey bana göre, benim tarafımdan ve benim için” faşizmi çarşı pazar giyilen tek libas.

insafı öldüren bütün hadiseler gözler önünde vuku buluyor. ancak ağlarken edilen feryatla, gülerken atılan kahkahanın sesi bir. melodisi bir. notaları bir.

insanla, hayatın basit, bazen acımasız ve bazen zorunlu gerçekleri arasındaki fark gittikçe açılıyor. bu farkı kapatamayacağını anlayan insan her anını kontrol edebileceği yeni bir hayat kurdu. ama kurduğu hayat, baştan sona kurgu. tasarımlanan hayatın bir adım ötesine geçildiğinde, akli yetiler, hissikablelvukular, melekeler hepsi yerle yeksan olabiliyor. bu haldeyken insandan geriye, sahip olamadığı şeylerin yok edilmesi gerektiğine inanan, güç yetirdiğini de yok eden vahşi bir varlık kalıyor. yer ve gök arasında bulunanların, şerrinden korktuğu…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner165