Pop star Müftü Meclis gündeminde

İstanbul Milletvekili Beyoğlu eski Müftüsü İhsan Özkes, Camiler ve Din Görevlileri Haftası nedeniyle Meclis’te yaptığı konuşmasında, Çorum Ortaköy Müftüsü iken Kırklareli’ne atanan Müftü Adnan Zeki Bıyık’tan bahsetti.

Meclis başkanından söz alarak konuşmaya başlayan Özkes, “Siyaset dinin üstünden elini çekmelidir.” dedi. “Bunun en son örneklerinden biri de kamuoyunda sanatçı kişiliği, hakkı ve doğruyu taçlandıran fetvaları ile tanınan Çorum Ortaköy Müftüsü Adnan Zeki Bıyık’ın çocuklarından koparılarak Kırklareli’ne istemediği halde sürgün edilmesidir.” diyen Özkes, “Diyanet bürokratlarının onuru ile oynamayı bırakmalı, atamaları puana göre liyakat ve ehliyete göre yapmalı. Daha demokrat ve şeffaf olmalı. Siyasi telefonlarla yapılan haksız atamalar Diyanet’e ve temsil ettiği İslam dinine güveni ve saygıyı azalmaktadır.” şeklinde konuştu.

Özkes’in, Meclis’te gündeme getirip Müftü Bıyık ile ilgili verdiği ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından Anayasa’nın 98’inci ve TBMM İçtüzüğün 99’uncu maddesi gereğince cevaplandırılmasını istediği soru önergesi şöyle;

“Çorum’un Ortaköy İlçesi Müftüsü Adnan Zeki Bıyık, 13 Eylül 2013 tarihinde “Kendi yandaş, dindaş, klikdaş, tarikdaşını bir yerlere naehil olarak getirenlerin cehennem aşkını, buralara gelmek için kuyruk sallayan şahsiyetsizleri gördükçe, şeytanın bu güruhun yanında heykel-i namus olduğunu düşünenler hata etmiş olmazlar.” açıklamasında bulunmuştu.

Bıyık’ın, ‘kadrolaşmalara’ dikkat çektiği bu açıklamayı yapmasının akabinde, 24 Eylül 2013 tarihinde Kırklareli İl Müftü Yardımcılığı’na atanması gerçekleştirilmiştir.

Bu bilgiler doğrultusunda:

Müftü Adnan Zeki Bıyık’ın, Kırklareli’ne atanma kararı hangi tarihte ve hangi gerekçelerle alınmıştır?

Adnan Zeki Bıyık’ın ataması Çorum’dan Kırklareli’ne yapılırken, eşinin Çorum Laçin ilçesinde çalıştığı, kızının üniversite eğitimini Çorum merkezde sürdürdüğü, oğlunun İstanbul’da üniversitede okuduğu ve kardeşinin de Ankara’da kanser tedavisi gördüğü bilinmekte miydi?

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, hakkı ve hakikati savunan din görevlilerini sürgün şeklinde tayin etmesi ile halkımızın diyanet kurumuna olan güveni sarsılmış olmuyor mu?”