bekleyen ve beklenen ikigeninde kanlıca mantarı mülahazaları 

herkes ve her şey bekler. insan bekler, eşya bekler, hayvan bekler, nebat bekler. beklemek, varlık sahasında yer tutan her ‘şey’ için mutlak bir kaderdir. hatta kader bile bekler. varlığın nevine göre değişir beklemek. varoluşa göre çeşitlenir ve şekillenir. 

eşyalar kullanılacağı zamanı bekle(tili)r ya da kullanım sonrası yeniden elzem ve lazım olmayı. nebat açmayı, yeşermeyi, olmayı bekler. havyan yiyecek bekler, avını bekler, yavrularını bekler. 

insan hazırladığı/hazırlandığı duruma göre bir netice bekler. varlık arasında beklentisini en fazla çeşitlendiren insandır. ki insan mekana ve zamana göre, hissikablelvukusuna göre, hissine göre, duruma göre, yaşamının formuna göre beklentisini değiştirebilir. beklenti bir eylem silsilesi oluşturur. bu yüzden eylemlerin çoğu bekleyişin halesi etrafında şekillenir. 

büyük filozof heidegger beklentiyi iki kavramla şerh eder. biri ‘waiting for’: (bir şey için beklemek, yani beklemenin kendisine nesne aldığı, yöneldiği, amaçladığı bir şey olan beklemek). diğeri ise; ’waiting upon’ (bekleyişte olmak, yani beklenilen herhangi bir şeyin belli belirsiz orada olmayışı ama bekleme halinin hala gerçekleşmesi). 

insanın dimağı, vicdanı, aklı, şuuru, fikri yani benliği beklemekle meşguldür… peki beklenti nasıl oluşur? ihtiyaçlara göre mi, isteklere göre mi? içgüdüsel midir, dışşal mıdır? inanca – bilgiye – öğrenmeye – eğitime, huya göre değişir mi? hepsine evet cevabı verilebilecek nadir sorular bunlar.  

şair cemal süraya’nın ifadesiyle, ‘beklemek; gövde kazanmasıdır zamanın’ ve başlı başına bir benlik işidir.  benlik o esnada bütün melekeleriyle çalışır. akıl beklenileni (saklasa da, gizlese de, açık etse de) tutar ve umar. insan beklemekten mürekkep hale gelir. hele hayat – memat meselesiyse beklen(il)en… 

bekleyiş içindeyken, çağırma halindeyizdir aynı zamanda. boyuna bekleneni getirmeye çalışırız. uğraşla, yakarıyla… bazen öteki için hiçbir kıymet-i harbiyesi olmayanı bekleriz. bazen öteki için yokluğu sarsıcı olan ama bizim için kıymet arz etmeyen şeyi bekleriz. bekleyen değiştikçe beklenen de değişir… 

yaşamın ne kadarı beklemekle geçer? insan, ömrünün ne kadarını beklentilerine ayırmaktadır ya da bir ömrün ne kadarlık zamanı beklemekle geçmektedir? şüphesiz bu soruyu kendisine soran da yanıtlayamayacaktır. sadece birincil başlıklarla ancak yanıtlayabilir bekleyen. vereceği cevap ancak ve ancak bir aysbergin su üstünde kalan kısmına tekabül eder. gerisi suyun altındaki buz –sıradağ(lar)ıdır. 

insan, hiç umulmayan bir bekleyişi asli bekleyişlerinden biri yapabilir.  bu tercihinin sebebi, asıl bekleyişlerin yükünü hafifletmek ve/veya bütün beklemelere rağmen gerçekleşmeyecek bekleyişleri örtmek olabilir. sırlama biçimi ins’ten ins’e, kişilikten kişiliğe fark-lılaşır… 

kanlıca mantarı aramak için uygun mevsimi beklemek mesela… son güzü, ilkbahar sonlarını… 

ilk başta dudak bükülecek bir beklenti gibi geliyor insana. hayatın büyük bir kısmını ihata eden kavram için oldukça yalın kalıyor sanki. hatta küçümsenebilir bile. bir insan teki; ‘kanlıca mantarı toplayacağım mevsimi bekliyorum’ dediğinde onun durumu, beklemek kavramının içine sıkışan anlamları hesaba katanlar için oldukça küçümsenebilir. 

birçoğuna anlamsız gelen bu denli basit bir bekleyişin kılcal damarlarında dolaşan şey beklemeye sahiden değer olmalı. kanlıca mantarı mevsimini beklemek önce (zahiren) bir mevsim beklemektir. sonu ve başlangıcı. yıllarca biriken kuru çam yapraklarının altında nemle birlikte oluşan ve dışarı sızmayan o halis muhteşem küf kokusunu. 
burna değen o yabanıl kokuyu, baharsı ya da kışsı kokuyu… 
sonra bulmayı ummanın beklentisidir, kanlıca mantarı mevsimi beklemek. zihinde imgeyken henüz bulunmamışken, bulmayı beklemek. ne kadar arketip bir anlam. köklü, sahih. o iki mevsim arasında ve o iki mevsim dışında insanın omuzlarına hacminden daha kavi yük bırakan diğer bekleyişleri avutan bir bekleyiştir; kanlıca mantarı mevsimini beklemek… 

 william shakespeare’in o güzel mısraında buyurduğu gibi:
“beklemek cehennemdir. ama beklerim seni.” 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.