'Amaçları sınırlarımızı tekrar çizmek'

Türk Büro-Sen Çorum Şube Başkanı Sami Çam, “Ankara’yı Bağdat’laştırmak İstanbul’u Beyrut’laştırmak ve Türkiye’yi Suriye yapmak orta doğunun karanlık mezhep savaşlarına ve iç çatışmalara sürüklemek isteyenler Türk devlet geleneği ve devlet töresi olan milletimizde karşılık bulmayacağına inancımız tamdır.” diyerek gündeme ilişkin açıklamalar yaptı.

13 Ocak 2016 Çarşamba 11:23
'Amaçları sınırlarımızı tekrar çizmek'

Türk Büro-Sen Çorum Şube Başkanı Sami Çam, “Ankara’yı Bağdat’laştırmak İstanbul’u Beyrut’laştırmak ve Türkiye’yi Suriye yapmak orta doğunun karanlık mezhep savaşlarına ve iç çatışmalara sürüklemek isteyenler Türk devlet geleneği ve devlet töresi olan milletimizde karşılık bulmayacağına inancımız tamdır.” diyerek gündeme ilişkin açıklamalar yaptı.

Günümüz dünyasında küreselleşen güçler kendi hinterlandını yaratarak güç merkezi olma, elit azınlıkların refah ve mutluluğunu kadim kılmak adına diğer toplumları kendi refahları için yaratılmış teba olarak gördüklerini belirten Çam, açıklamasına şöyle devam etti; ”Hal böyle olunca kendileri üçüncü dünya ülkelerinin elinde bulundurduğu enerjiye ve ham madde kaynaklarına  daha rahat ulaşmak ve onu kontrol etmek için orta ve uzun vadeli planlarını yeri ve zamanı geldiğinde uygulamaya koymaktan çekinmemektedirler. Gelişmekte olan üçüncü dünya ülkeleri dediğimiz geri kalmışlık ve cehaletle uğraşan toplumları süslü ve kulağa hoş gelen evrensel anlamda karşılığı olan özgürlük, hürriyet, demokrasi ve insan hakları gibi kavramları kullanarak hipnoz sarmalına aldığı toplumları daha sonrasında iç dinamitlerini kullanarak ayrıştırma ve çatışma safhasına getirmektedir. 20.Yüzyılda İslam toprakları içinde başaramadıkları eksik kalan projelerini 100 yıl sonrasında günümüzde ise tarihte kazananı hiç olmayan mezhep temelli iç savaşları destekleyerek Müslüman toplumları kendi kanı ve canı ile ehlîleştirmek köleleştirmek ve istediği gibi dizayn ederek kurtarıcı rolü ile hakemlik yaparak isteğini alabilen bir savaş  sistematiği ile karşı karşıyayız.

Dünya konjektöründe basit anlam da bunlar olurken bunun bölgemize ve ülkemize yansımaları canlı bomba, kan, gözyaşı, şehitlerimiz ve mülteci sorunları olarak Türk milletini  de derinden etkilemektedir.

Batı medeniyeti durağan yerleşik düzende yaşarken ,savaşçı duygusal doğu toplumunun hata yapmasını yüzyıllar boyunca  bekledi. Düne kadar Asya nın hinterlandı olan Avrupa sanayi devrimlerini yaparak süreci kendi lehine çevirmesini bilmiştir. Bugün gelinen noktada Batı medeniyetin Bizans oyunları İslam medeniyeti üzerine kurgulamaya 1700 lü yıllarda başlamış çatışan kuralsız mezhepçiliğin tohumlarını bu yıllarda atmıştır.1800 yıllara geldiğinde Osmanlı devletine hasta adam benzetmesi yapan batı medeniyeti 1900 yıllara gelindiğinde ise  yaşayan cenaze tanımlamasını yapmaktan geri kalmamış ve Osmanlı topraklarını bilhassa Ortadoğu’da Osmanlının barışçı ve hoşgörü anlayışını silerek maddeci ,çıkarcı fikri ve idolojik çatışmacı bir üs aklı bölgede hakim kılmaya çalışmıştır.

Dünyanın ihtiyaç duyduğu ham madde ve enerji 20 yüzyıldan sonra da önemi artarak devam ederken ve 21. yüz yılın insan yaşamının vazgeçilmez unsuru olmuştur. Enerji kaynaklarına ve ham maddeye ulaşmak onu kontrol altında tutma arzusu dünyamızda iki büyük savaşın yaşanmasına vesile oldu. 1. Dünya savaşında arzu ve emellerini Ortadoğu coğrafyasının paylaşılması üzerine kuran kapitalist dünya arzuladıklarını kısmen karşılanması karşılanmayan kısmına da 2. Dünya savaşın yaşanmasına ve küçük İsrail in doğmasına sebep olmuştur.

Gelinen süreçler göz önüne alındığında günümüzde bizi de yakından ilgilendiren adı konmayan 3. dünya savaşı yanı başımızda cereyan etmekte. Yapılan bu savaş ne acı ki İslam ülkelerinin toprakları üzerinde ve kendi içerisinde mezhep eksenli terör örgütleri eliyle vahşi ve acımasızca devem etmektedir. İslam medeniyeti içerisinde aynı milletten ve aynı dinden olan insanları dinin içerisinde bulunan farklılıkları bunun adına ister mezhep deyin ister tarikat deyin adını ne derseniz nasıl tanımlarsanız tanımlayın derin görüş ayrılıkları var gibi sunularak çatışmacı ve düşmanca tavır almaları sağlanmıştır. Aynı dine mensup farklı milletlerin oluşturduğu ulus devletlerine de mikro milliyetçilik uygulanarak etnisiteye dayalı ayrışma ve çatışma devam ettirilmek istenmektedir.

Coğrafyamızda aslında yapılmak istenen 20. yüzyılın başında yapılmak istenen ve yapılamayan projelerin 21. yüzyılın başında 100 yıl sonra tekrar ortaya konmasından başka bir proje değildir. Bu projenin adı günümüzde Büyük Orta Doğu projesi olarak karşımızda durmaktadır. Bölgenin geleceğini görebilmek için BOP nin unsurları ve kapsam alanın iyi tahlil edilmesi ve bilinmesi gerekmektedir.


Büyük Ortadoğu projesinin hazırlayıcısı ve planlayıcısı olan güçlerin ve onlarla işbirliği içerisine girmekte tereddüt etmeyenlerin niyetleri ve düşüncelerinin Türk İslam medeniyetine düşmanca tutumları süreci daha acımasız olmasına sebep olmakta. Bu süreçte alanda piyon olanak kullanılan IŞID ve PKK gibi kanlı örgütler görünürde düşman gibi görünse de arka planda tamamen BOP uşaklığını yapmaktan başka bir amaçlarının olmadığı malumdur.


İslam ülkelerinin 1900 yıllarda cetvelle çizdikleri sınırları bugün pergelle tekrar çizmek ve küçük devletçiler meydana getirmenin yolu olarak  mezhep temeli bölünmesi ve parçalanmasını sağlayarak birbiri ile çatışan vahşice katliam yapan anlayışı, barış ve hoşgörü dini olan İslam’ı insanlık alemine karşı itibarsızlaştırma ve karalama yoluna giderek İslam dininden insanlığın uzaklaşmasını sağlamaktır.


Diğer yandan orta Asya havzasına kapı açarak hazar petrol ve gazına ulaşmak için Türkiye dende toprak alarak büyük Ermenistan hayalini gerçekleştirmek arzusu devamında ön Asya nın ve orta doğunun göbeğine hançer gibi saplamak istedikleri Kürtistan yani ikinci bir İsrail kurma hesapları yatmaktadır. Bir anlamda Türk devletin doğusu da hazardan başlayan ve ak denize kadar uzanan coğrafyada vaat edilmiş topraklara hakim olma süreci.


Tüm amaçlarının küresel güç merkezlerine faydası enerji ve hammadde kaynaklarını kontrol altında tutmak parçalanmış bir İslam medeniyetini daha rahat organize etmek ve bölgede uydu devletçikler kurarak Türk devletin Ortadoğu ve doğu ile bağlantısını kesmek istemeleridir.


Bop asıl amacı ise Türkiye cumhuriyetini parçalamak küçük kabuğuna hapsedilmiş bir Anadolu devleti haline getirerek AB alıp kendi potasında Türk kimliğini eritmektir. Nitekim 2002 yılında ABD nin yapmış olduğu askeri tatbikatta ”bin yılın meydan okuması “ adını verdiği düşünülürse bin yıllık hesaplaşmanın kodları daha iyi anlaşılmış olur.


Türk Devleti bu sarmaldan kurtulması için üniter yapısından ve bölünmez bütünlüğünden asla taviz vermeden bölünmeye sürecine götürecek federal veya özerklik gibi başkanlık gibi söylem ve oluşumlardan uzak durmalıdır. Orta doğuda yaşananlar bizleri de etkilememesi mümkün değildir. Nitekim Suruç la başlayan canlı bomba eylemleri Ankara da ve İstanbul da yapılan katliamlarla Türk devletini derinden etkilemiş durumdadır.”

 

 

 

 

Son Güncelleme: 13.01.2016 11:57
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.