Son günlerde sosyal medyada Çağrı Vakfı ve Belediye Başkan Yardımcıları ile ilgili bazı iddialar oldukça dikkat çekici. Bu iddialarda en çarpıcı olan bölüm ise Çağrı Vakfı için ‘Belediye’de paralel yapılanma’ şeklindeki nitelendirme.

İddiaların ardından geçtiğimiz hafta Çağrı Vakfı bir açıklama yaptı. Açıklamada özetle, iddiaların mesnetsiz ve karalamaya dönük olduğu vurgulanmıştı.

İddiaları bir de AK Parti İl Başkanı Mehmet Karadağ’a sorduk. Karadağ’ın cevabı oldukça net: “Bu spekülasyonları doğru bulmuyorum, Çağrı Vakfı dahil hiçbir derneğin bir şekilde yıpratılmasına gönlüm razı olmaz." 

İşte Çağrı Vakfı’na dair sorumuz ve Karadağ’ın cevabı:

Son günlerde daha çok sosyal medyada bazı yorumlar dolaşıyor. Bunlar Çağrı Eğitim Vakfı, belediye başkan yardımcıları ile ilgili ya da istifa eden Külcü’nün icraatları ile ilgili iddiaları içeriyor. Sorum şu: Bu iddialar bugünlerde dile getiriliyor.  Oysa Çağrı Eğitim Vakfı yıllardır faaliyette. Belediye Başkan Yardımcıları da mevcut belediye başkan yardımcıları. Bu isimler yanlış yaptıysa niye daha önce dile getirilmedi de bugün dile getiriliyor?

Ben il başkanları toplantısındaydım, dün geldim. Dün akşam o haberler bana iletildi. Ben bir defa sivil toplum kuruluşlarından gelen bir insanım. 15 yaşımdan bu yana derneklerin, vakıfların içerisindeyim. Siyasette olmadığım dönemlerde de sivil toplum kuruluşlarında görev aldım. Yarın siyaseti bıraksam yine sivil toplum kuruluşlarında hizmet etmeye devam edeceğiz. Bir defa Çağrı Vakfı dahil hiçbir vakfın, derneğin bir şekilde yıpratılmasına gönlüm razı olmaz. Bunlardan üzüntü duyuyorum. Kesinlikle doğru olduğunu düşünmüyorum.  Çağrı Vakfı’nın hedef alınmasını da doğru bulmuyorum.

AMAÇ BAŞKA İSE TERS TEPER

Sizce amacı ne peki bu iddiaların?

Belediye’de görev alan arkadaşların geçmişte Çağrı Vakfı’nda görev yaptığından hareketle yorumlar yapılıyor. Ama ben bunların yanlış olduğunu söylüyorum, doğru olmadığını düşünüyorum. Ve vakıf üzerinde yapılan bu tür spekülasyonları da kesinlikle reddediyorum. Zira Çağrı Vakfı yıllardır fakir fukaraya hizmet için yıllardır gayret gösteren ve bizim de istişare ettiğimiz vakıflardan bir tanesi. Ama Çağrı Vakfı’nda geçmişte çalışmış arkadaşlarımızın belediyede görev almaları nedeniyle bu yapılıyorsa, bunun da vakıf bağlamında yapılmaması gerekir. Kirli bir tarz. Bu arkadaşlarımızla ilgili bir yanlışlık varsa, bu basın yoluyla ortaya konulur. Ya da, parti içindeki, belediye içindeki mekanizmalar var. Dolayısıyla ben bunu doğru bulmuyorum, yanlış buluyorum. İşin doğrusu kimler yapıyor onu da bilmiyorum. Basın yayın dediğimizde de şunu kabul etmek zorundayız. 7-8 gazetenin 2 gazeteye düşmesinin de doğru olmadığını o dönemde söyleyip buna karşı çıkanlardan biriyim. Milletvekillerimize de bunu söylemiştim. ‘Böyle bir şeyi desteklemeyin’ demiştim. Özellikle Salim Uslu Bey’e. ‘Gazetelerin bu şekilde birleşmesine bizim AK Partili arkadaşlar müdahilse yapmasınlar, doğru bulmuyorum’ demiştim. Bu yanlıştı çünkü. Gazeteler kapanınca boşluğu bir şekilde başkaları dolduruyor. Facebooktan yayın yapıyor, bu mecrayı gazete gibi kullanıyor ve kendine de gazeteci diyor. Ne derece basın olduğu, gazete olduğu hususunda gazetecilik te yapmış biri olarak tereddüt ediyorum. Sosyal medya olarak kullanıyorum derse anlarım. Ama gazetecilik farklı bir şey. Ama bunların da önüne geçmek mümkün değil. Diyecek bir şeyimiz de yok. Neticede insanların özgürlük alanı. Ciddiyetle gazetecilik yapan arkadaşlarımızı da gazeteciliğin çileli bir iş olduğunu bildiğim için takdirle karşılıyorum. Ama bu yolla bir yıpratma politikası… Eğer şunu düşünüyorlarsa “vakfı kötüleyerek birilerini değiştirtiriz” diyorlarsa bu doğru bir yöntem değil. Tam tersine yapılacaksa bile yapılmaz bu sefer.

Ters teper diyorsunuz.

Ters teper.