Zorunlu Trafik Sigortası prim tutarlarındaki yüksek artış, kamuoyunda yoğun şikâyetlere neden oluyor.
Yerel basında yer alan habere göre, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne de taşınan mesele, araç sahiplerini mağdur etmeye devam ediyor.
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Çağ&Çağ Sigorta yetkilisi Sezai Külcü, yaşanan problemin temelinde yatan gerçeklere dikkat çekti.
Sigorta şirketlerinin içinde bulunduğu durumu da yorumlayan Sezai Külcü, Trafik Sigortası konusunda acilen yasal düzenleme beklendiğini kaydetti.
Şirketlerin karşılaştığı ekonomik zorlukların sigorta primlerinin yükselmesine neden olduğunu dile getiren Külcü, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Geçmişte trafik sigortası ve kasko tarifeleri standarttı. Tarifelerin serbest bırakılmasıyla birlikte Zorunlu Trafik Sigortası primleri de yükseldi.
HASARLI KAZALARIN FATURASINI ONLAR ÖDÜYOR
Ankara ve İstanbul’daki ticari taksiciler araçları için 8 bin TL’yi bulan sigorta primleri ödemeye başladı. Taksicilerin yanı sıra otobüs ve nakliye firmaları oluşan bu tablo karşısında tepki eylemleri yaptılar. Hazine Müsteşarlığı bu durum üzerine tavan fiyat uygulaması başlattı. Böylece ticari taksilerde 5 bin 400 TL, otobüslerde 17 bin 700 TL, kamyonda 6 bin TL, kamyonet 2 bin TL, minibüs 3 bin 300 TL, midibüs 5 bin 700 TL tavan fiyat uygulanır oldu. Bu 6 grup, sektörde en çok hasarlı kaza yapan kesimi oluşturuyor. Geriye ise hususi otomobil ve traktörler ile motosikletler kalıyor. Tabir yerindeyse hasarlı kazalardan kaynaklanan faturayı normal vatandaş ve çiftçiler ödüyor.
Primlerdeki artış sonrası traktörler için uygulanan sigorta tutarı 30 TL’den 300 TL’ye, motosikletlerde 30 TL’den 350 TL’ye, hususi otomobillerde ise minimum 160 TL’den 450 TL’ye yükseldi. Fiyatların yükselmesinde iki muhatap var. Bunlardan ilki Hazine diğeri ise sigorta şirketleri.
ACENTELER DE MAĞDUR DURUMDA
Yeni sistemde sigorta acenteleri de mağdur oluyor. Zira komisyon oranları düştü. Sektörde emek ve iş gücü kaybı oluştu. Geçtiğimiz günlerde Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Trafik Sigortası ile kaskonun birleştirilmesi düşüncesinde olduklarını dile getirdi. Kamuoyunun mâlumu olduğu üzere bu iki uygulama birbirinden ayrı kavram ve hizmetleri kapsıyor. Birleştirilmesi için ise kanuni düzenleme gerek.
Öte yandan ülkemizdeki sigorta şirketlerinin yüzde 80’i yabancı kuruluşlardan oluşuyor. Böyle giderse Türkiye’den çekilmeleri dahi söz konusu olabilir.
KAZALARDA SUİSTİMALLER ORTAYA ÇIKTI
Avrupa Birliği uyum yasalarına göre Türkiye’de de sürücülerce kaza tespit tutanağı hazırlanabilmesinin yolu açıldı. Uygulama hayata geçtikten sonra çeşitli faydalar sağladığı gibi bazı problemler de başgösterdi. Bu sistemde trafiğin yoğun olduğu noktalarda araç akışının durmasının önüne geçilirken alkollü ve ehliyetsiz sürücülerin karıştığı kazalarda suistimaller ortaya çıktı. Bu hususta sigorta şirketlerinin rücu hakkı da ellerinden alındı.
Sigorta poliçe bedelleri yükselince düşük modelli taşıt sahipleri araçlarını ellerinden çıkarmaya başladı. Ayrıca sigorta poliçelerinde aracın değer kaybı söz konusu oluyor. Yargıtay bu hususta bir karar verdi. Kaza durumunda hasar ödenir derken oluşan değer kaybı ile ilgili bir hüküm bulunmuyor. Zira mevcut sistemde bu hususta bir risk hesabı yer almıyor.
Sigorta şirketlerini derinden etkileyen asıl mesele ise ölüm ve yaralanma halinde ödenecek tazminat tutarları konusundaki belirsizlik. Poliçelerin kabarmasına neden olan bu hususta acilen yasal düzenlemeye ihtiyaç var. Zira aracılık şirketleri takibini yaptıkları dosyalar üzerinden sigorta şirketlerine büyük bir fatura çıkarıyor.
Sigorta şirketleri hazırladıkları poliçe tutarının yüzde 12’sine karşılık gelen bedeli 10 yıl süreyle Hazine’de tutmak zorunda. 2016 yılı itibariyle düzenlemenin hayata geçtiği ilk yıllarda bloke edilen bedeller serbest kalacak. Bu durumda sektörün bir nebze de olsa rahat nefes alması bekleniyor.
ÇÖZÜM İÇİN ADIM ATILMALI
Netice itibariyle Zorunlu Trafik Sigortası’ndaki yükselişten olumsuz etkilenen hususi otomobil sahipleri için de özel bir tarife belirlenebilir. Devletin bu hususta Karayolları Kanunu’ndaki sigorta limitlerini yeniden gözden geçirmesi gerek. Sigorta şirketlerinin ayakta kalabilmesi ve daha iyi hizmet verebilmesi için zararların revize edilerek düşürülmesi şart.