4 yıla 40 yılı sığdıran adam

‘Efsane Siyasetçi Mimar Arslan Adnan Türkoğlu’ Kitabı’nın Yazarı Burhan Buruk, vefatının ardından Çorum eski Milletvekili Adnan Türkoğlu’nu yazdı.

19 Şubat 2023 Pazar 22:53
4 yıla 40 yılı sığdıran adam

Efsane Siyasetçi Mimar Arslan Adnan Türkoğlu’ Kitabı’nın Yazarı eski Doğru Yol Partisi il başkanlarından Burhan Buruk, Çorum eski Milletvekili A. Adnan Türkoğlu’nun vefatının ardından bir yorum yazısı kaleme aldı. Türkoğlu’nun siyasette çizdiği sıradışı portre, memleket ve hemşehri sevgisi, hizmetleri, Çorum için hedefleri, açık sözlülüğü ve mücadeleci yapısı  ile şehrin ‘Adnan Abisi’ olarak anıldığını belirten Buruk, Efsane Siyasetçi Adnan Türkoğlu Kültür Merkezi Vakfı kurulması önerisinde bulundu.

İşte Burhan Buruk’un o yazısı:

Çorumlular olarak onda kendi yolculuğumuzu bulmuştuk. O toplumsal yükümüzü kendiliğinden taşımaya  talip oluş “gönül almayı bilmeyen siyasetçiye, ne ülke ne de ömür emanet edilir.”diyordu.

SİYASETÇİLER ÖLSE BİLE ESERLERİ ÖLMÜYOR

Siyasetçiler ölseler bile eserleri ve fikirleri ölmüyor. O vekilliğe soyunurken tıpkı bir çoban gibi, kurtla, kuraklık tehlikesiyle her zaman karşı karşıya olacağını biliyordu.

YALNIZLIĞA İTİLEN BİR PORTRE

İdeallerini gerçekleştirmek için kendi postundan olmayı göze alan, hakikat dışı işleri gerçekmiş gibi sunanlara kafa tutarken yalnızlığa itilen siyasal bir portreydi. O bilinmez biriyken dört yıla kırk yılı sığdırmış bu süreçlerde eserleriyle yıkılmaz hale gelerek Efsane ’ye dönüşmüş, kalan 28 yılda unutulmaz birine dönüşmüştü.

ÇORUM İLE İLGİLİ MURADI MAHŞERE KALDI

Hoş sohbet halleri, tatlı dilli, büyükle büyük, küçükle küçük olan biriydi. Ölüm insanlar için büyülü bir alandı. O bildiklerini söyleyen, fikir üreten, dinleyen, çare arayandı. Siyaseti seviyeli yüzü gülen sağlam bir Çorum aşığıydı. Aramızdan ayrılmasıyla Çorum ile ilgili muradı mahşere kalmıştı.

SAĞLAM BİR ÇORUM AŞIĞIYDI

Onu Çorum’da yaşatmaksa; biz Çorumlulara, onu sevenlere, yaşıyormuş gibi dünyada hizmetlerini sürdürmek isteyenlere kaldı. vekil seçilince “sistem müsait değil ben ne yapabilirim” diyenlerden değildi. “Şikâyet eden olmaktan bıktım. Şikâyetlerimi gidermezsem ömür boyu bu dertleri çekeceğim. Bunları çekmektense o zaman bu derde çare aramalıyım dedim, çare olmak için bu işin içine girdim.” demişti sağlığında.

DEMİREL:'ÇORUM'A İSTİYORSANIZ İMAR, İŞTE SİZE MİMAR'

1989 yerel seçimlerinde belediye başkanı adayıyken Süleyman Demirel onun için, Çorum’da seçmene; “Çorum’a istiyorsanız imar, işte size mimar” diye seslenmişti. O seçilip koltuğa oturmadan not aldıkları kâğıtlara bakmış, “Memleketin amma da bekleyen işi varmış” demişti.

Şimdi de bizi bekleyen işler olmalı! Pek çok insana iş bulmuş, çok kişiye işletmelerinde iş vermiş, aş vermişti. Çok iyi Çorumca konuşabilen, yeri gelince taşı gediğine koyandı. Bütün yatırımlarını Çorum’a yapandı. Ölümlü dünya bugün var yarın yokuz der, insanın büyülü alanı olan ölüm konusunda sonrasına dair detaylı konuşmazdı herkes gibi o da. Düne kadar onun kendi kontrolünde olan hayatı, şimdi kendisi dışındakiler belirliyor, belirleyecek!

ÖLÜRSEM TABUTUMA SARILSIN BAYRAK

Yaşasa hayır diyeceği onca şeyi, şimdi kalanlar onun gibi ince eleyip sık dokumadan yapıyordur belki de. Kimse onun sağlığında bu işlere ne kadar kafa yorduğunu canını sıktığını da bilmez elbette. Kendisinden sonrasına dair söylemediği, söyleyemediği dilinin varıp elinin yazmadığı konuları kimseye açmadı, açamadı belki de. Yaşarken kısaca değindiği detaylarına bir türlü inemediği konuların bazılarından belki haberi olanlar da vardı. Belki de bu konularda onun ne dediğine kafa yoranlar aslında neler istediğini de biliyordur! Dünyadayken nelere kıymet veriyordu, en çok nelere seviniyordu ya da sevinmişti. Bakıp anlamak gerek belki de. Bayrak konusunda çok titizdi. Tıpkı ölürsem tabutumu sarılsın dediği bayrak gibi.

Vekil olarak buna hak kazanmış olsa da, belki buna çok kafa yoran bunu önemli görenler olmayabilirdi. Ölen öldü, ha bayrak olmuş ha olmamış diyenler de olabilirdi. Oysa insanlar yaşarken nice sembol ve değerler için mücadele ederdi. Bunu görmezden gelerek bunları söyleyiverirdi belki bir çırpıda insanlar.

İYİLER İÇİN KÜÇÜK MÜYDÜ ŞEHİR?

Oysa na’şı bir kortej eşliğinde Özel hastaneden alınıp şehrin üst başından alt başına Gazi Caddesi ve İnönü Caddesi boyunca eller üzerinde onunla yan yana sevenleriyle birlikte uğurlanabilirdi. Bu düşünülmedi, düşünülemedi belki Çorumlularca! Onu Abi olarak görenler, babamızı kaybettik diyenler! “Efsane Siyasetçi Adnan Arslan Türkoğlu” bunu hak etmiyor muydu sizce?
Elbette herkes Âdem ile Havva’dan olma, eşitti. Dünyada yaptıkları ile bu eşitlikleri değişmiyor muydu? Son yolculuğunda “iyiler için farklılık ortaya koyamayacak kadar küçük müydü?” şehir?

Tabutunun kapağına son anda aile yakınlarınca sarılan bayrak da olmasa, o işi de yarım olacaktı. Bu konu için kendisi üç büyük bayrak almış, pazarlıklarını kendisi yapmıştı, kitabının çıktığı gün Ankara’da.

O DA YARIM KALDI

Ölürsem Ulu Cami’den cenaze namazım kılınsın, Ulu Mezar’a defnedin beni diyordu, o da yarım kaldı! Bazıları için “cenazeme gelmesinler, istemiyorum arkadaş diyordu” istediği gibi olabilmiş miydi? Pek çok şey söylenebilir Efsane için.

VAKIF VE KÜLTÜR MERKEZİ

Şimdi o bu fani dünyadan ayrıldı diye, onun kalan işlerini yarım bırakıp ona yakışır bir Vakıf, Adnan Türkoğlu Kültür Merkezi kurmayacak mıyız? Bunun için elimizi taşın altına sokup yeni nesillere güzel bir eser bırakmayacak mıyız? Çorum Kültür tarihini zenginleştiremeyecek miyiz? O Efsane Siyasetçiliği ile aileden gelen kimliğini yıllar önce aşmış, çoktan topluma mal olmuştu zaten.

O TOPLUMA MÂL OLDU

O kendi sağlığında ilinin yolunu açmış; tarih, tanıklar ve yaşayanlar buna şahit olmuştu. Ya onun büyük ve gelişmiş Çorum için destek verdikleri. O hiçbir kişisel çıkar gözetmeden Çorumluları koruyup kollamış değer katmaya çalışmıştı, pek çok iş insanı gibi… 
Onun adını yaşatmak, onun felsefesini gençliğe aktarmak için bir vakıf, bir kültür merkezi kurup bunun yaşama geçirilmesi, yaşatılması için ne gibi çareler üretilecek ya da arayacağız. Umarım dostlar alışverişte görsün denilmeyecektir.
Onun başlatıp bitiremediği eserler için şehirde esip gürleyenler, devrin yeni siyasi güç sahiplerini görünce Nasrettin Hoca gibi efendim bize ne havaalanı ne demiryolu lazım! Bize lazım olan gönderdiğiniz erkek filin yanına dişisi. Onu göndermeniz bize yeter mi diyecek?
Ya Efsane Türkoğlu, Obruk barajını başlatıp rahmetli Süleyman Demirel yakından konuyu takip etmese Çorumlu sanıyor muydu ki, Obruk Barajı Kızılırmak üzerine yapılırdı!

MAZERET ÜRETMEK ÇORUMLU’NUN KADERİ

O hep göz önündeydi, haset edilen kıskanılan. Çoğu biliyordu yeniden ona siyasi güç verilse kalan işleri, Çorumlunun aklından hayalinden geçiremeyecek konuları hayata geçirirdi, biliniyordu. Sağlığındayken gıyabında hem en büyük işleri onun yaptığını söylemek, hem ona şunu yapmasaydı bunu yapmasaydı, bağımsız aday olmasaydı, filanca yerde kalsaydı diyerek mazeret üretmekte Çorumluların kaderiydi sanırım. Şehir şimdi onsuz daha güçsüz daha dilsiz. Sözlerini ve düşüncelerini onun gibi açıkça konuşacak kaldı mı?

O arkasına bakmadan beklenmedik bir anda kendi gerçeklerimizle bizi bırakıp gitti. Adına çıkan “Efsane Siyasetçi” kitabını almaya korkanları, almaktan kaçınanları görünce onun ne düşündüğünü çoğu bilmiyor, bugün onlar hayattalar. Oysa onlar için o kalıbını, kariyerini, yüreğini ortaya koyuyor destek oluyordu. Geçmişte etrafındakiler bu insanlar buna değer mi diye değerlendirdiğinde bile o bugün kitabını almaya korkanları o yükseltiyor yüceltiyordu. Bunu bile sağlığında çok görmüştü bazıları. Ama o bunu onlara hiç sezdirmedi. Onun deli dolu, espriye vuran şakacılığı arkasına saklanarak “Adnan Abi bize kızmaz, bir şey demez” in şımarıklığını yaşıyordular belki de onlar.

BİR ASLAN GEÇTİ BU ŞEHİRDEN

Bu tarz insanların bazıları yine kendilerini dışarıda bırakıp “onun kendi çocukları, damatları, ailesi var, caminin içi dururken mescit haramdır” gibi sözlerle vicdani, ahlaki, sosyal, kültürel sorumluluklarından kaçacaklar, üzerlerine iş almayacaklar mı? Tıpkı geçmişte yanındayız diyerek onun seçimlere girdiği dönemlerindeki gibi. Yine başka yerlerde mi eğlenecekler. Oysa o hep ok gibi dosdoğruydu, Altı oku yoktu ama o tam bir doğru yol insanıydı. Nede olsa Mevlana torunuydu. “Gel kim olursan ol yine gel” diyen. Şimdi bir “aslan geçti, karşılıksız sevenleriyle bu şehirden.” Birliğin, birleştirici ve kaynaştırıcı gücüne inanan “parlayan elmas” gibiydi, yıllar içinde barışın sembolü olan. İşletmelerinden birinin adına birlik koyan…

Onun yaşadığı şehir Türkiye ortalamasıydı. Siyasi tercihleri de buna paralel oluşurdu. Her seçim dönemi sonrası ortaya çıkan tablo bunun şahidiydi. Tercihlerinde bunu görmek mümkündü, geçmişin kaygılarını üzerinden atamamıştı. O bu yaranın dermanı olmaya talipti. Yaşamı boyu. Şehrin büyümesi, istisna sıçramaları ve hamleleri onun gibi siyasilerin gayret ve çabalarıyla olagelmiş bir şehirdi. Bu sosyolojisi ve kültürel yapısı ile bakıldığında Türkiye ortalamasından geriye de düşmüş olabilirdi geçen zamanda. 
Şehri, şehirlilerine sevdirmek, dayanışma halkasını tabana yamak için, “Efsane Siyasetçi Adnan Türkoğlu Kültür Merkezi Vakfı” ile önemli bir halkayı tamamlayacaktır.

ÇORUM’UN ADNAN ABİSİ OLDU

Siyasi köşelerde şehrini temsil hakkı yakalayanların çoğu onu hiçbir zaman geçemedi. O her zaman en önde Çorumluların Adnan abisi oldu. O acıkmaz, susamazdı. Her şeye rağmen güzel bir hayat yaşadı diyebiliriz? Varlıklıydı ama sıradan bir insan gibi varlıklarının farkında değildi. Maddi zenginliği kendi içinde içselleştirememişti. Aklının kendisine söylediği şeyleri yapmış ve efsane olmuştu. Küçük hesapların peşinde olmamış koşmamıştı. Şehirde pek çok insan aynı şeyleri düşünüyordu.

39 yaşında başlayan siyasi süreci, 41 yaşında tercihten milletvekili seçilmesi “4 yıllık zamanına 40 yılı sığdıran adam” olması ile sonuçlanmıştı. Ulaşılması zor hedefler koymuştu ondan sonra gelenler o hedefi gerçekleştirememişti. Siyaseti yarım kalandı. Onda çürük arayan geriye dönüp baktığında kendi çürüğüyle karşılaşıyordu. Bir İstanbul beyefendisi değildi ama nazikti. Sözleri hafif meşrep olsa da, edep sahibiydi. Hakiki Anadolu insanıydı. Coğrafyayı da insanını da iyi tanımış onları incitmemişti. Herkese karşı başı dik, özgürlüğünden taviz vermeyen, güçlü bir rol modeldi. “Çok iyi bir silaha sahip olsanız da menzilin dışında attığınız hiçbir şeyi vuramazsınız. Atışa devam etseniz bile kendi menziliniz için kullanmanız gereken cephanenizi boşa harcarsınız” derdi.

PEKİ ONDAKİ BU GÜCÜN BİLEŞENLERİ NEYDİ?

Belki deli doluydu, belki kendi doğrularının, burnunun dikine gidendi diyecekler. O parti grup toplantısında kürsüden genel başkanına kafa tutandı. Efsane Siyasetçi kitabında paylaştığı gibi partisinden haksızlığa başkaldırarak ayrılmış, aday gösterilmemiş, borç batağına düşmüş, geri dönmüş kollarını sıvayıp tekrar çalışmaya başlamış, yeniden ayağa kalkmıştı Adnan Türkoğlu. 
BÜYÜKLÜ BÜYÜK, KÜÇÜKLE KÜÇÜKTÜ
Herkesle arkadaş, çocukla çocuk olduğu bizden biri olduğu için yaşarken pek çoğumuz kıymetini bilemedik. Ona bu hakkını teslim etmek vicdani bir borcumuz oldu. Ona Çorum için bir kez daha Belediye Başkanlığı görevine talip olması, bunu denemesini rica edildiğinde çok yoruldum, Çorumlunun sağı solu da belli olmuyor, iş çıkarmayın bana diyordu. Yıllarca eşime, çocuklarıma zaman ayıramadım bir tatil bile yapamamıştım. Bari torunlarım “Dere ve Tepe’ye” biraz zaman ayırıp onlarla zaman geçireyim derdi. (Torunları Doruk’a Tepe, Derin’e Dere derdi.)
Belli bir zümrenin çıkarlarından ziyade şehrinin sorunları, ihtiyaçları ve kaderi ile ilgilene gelmişti. Düşleri ve eserleri ortaya çıktıkça Çorumluların gözünde oluşan sevinç ve parıltıyı sevmişti. Onun için onu koruyucu bunlardan daha iyi ne olabilirdi. Büyük eserlerinden sonra kendisini yalnız hissettiği zamanları da oldu. “Olsun, beni tercihten seçen de bu insanlar” dedi takılıp kalmadı oralara. O sürüye direndi, kendi yaşam yolunu kendisi oluşturdu.

AŞKIM DEDİĞİ TOPRAĞINDA HAYATINI KAYBETTİ

Kim severek yaşarsa, sevilerek ayrılıyordu. Musa Eroğlu’ndan yolun sonu görünüyor, yorgunum dostlarım paylaşımları onun ruh halinin bir yansımasıydı son zamanlarda hastanede bulunduğu günlerde. Aşkım dediği toprağında hayata veda etti. Bir emanetim var, o da Allaha, sahibine teslim eder giderim derdi, tüm Çorumluyu ayrımsız kucaklayan yüreği ile.

SİYASETE YERELLİK KATAN ÖZGÜN TAVIR

Kitap yazma sürecinde onun siyasete yerellik katan özgün idealist babacan yönünü çok yakından görmüştüm. İlinde pek çok kişi ona “efsane siyasetçi” diyordu, kitap da ismini buradan almıştı. O anlayana çok, anlamayana eksik görünürdü. “Ucuz insanlara pahalı gelmek benim suçum değil” ki derdi.

Umarım yakın gelecekte ”Efsane Adnan Türkoğlu Kültür Merkezi” ile şehir taçlandırılır, O da ölümsüzleştirilir. Evinin altında siyasete başladığı günlerden bu güne kadar yaptıkları, aldığı ödül ve belgeler hediyeler gibi güzel bir arşivi var, bu da Çorumlularla buluşturularak Kültür Merkezi tamamlanabilir. İnancım bu yönde. Giderek azalan değerler dünyasında onun bu yönleri ile gelecek nesillere aktarılırsa sosyal bir görev yerine getirilmiş olur. Geleceğe gençlere ışık olur. Sağlığında şehrin bir caddesine adını verilememesine olan kırgınlığını söylerdi. Bazı ilçelerin bunu yapabildiğini Çorum’a çok geldim sanırım diyerek serzenişte bulunurdu. Şehrini, değerlerini önemseyen birisi olarak onunla Çorum’u, tarihini eserlerini ortaya çıkarmaya çalışmıştık birlikte. Şimdi herkesin desteğine ihtiyacımız olduğuna inanıyorum.

İKİ YIKIMI BİRLİKTE YAŞADIK

Büyük deprem felaketinin üçüncü günü iki yıkımı birlikte yaşadık onu kaybederek. Şimdi karşılıksız onu seven Çorumluların her yanı üşüyor tıpkı deprem altında kalanlar gibi. Onun gidişiyle bizler de enkaz altında kaldık sanki. Son etkinliği ölümünden 90 gün önce kitap imza gününde olmuştu. Her şeye rağmen Çorumlunun kendisine ilgisinden hoşnuttu. Şehrini terk etmemesinin, elleri arkasında şehrin caddelerinde dolaşmasının hazzının özündeki de bu olmalıydı. O olaylara hiç bakar kör olmamıştı.

MARATONLARA ANTRENMANLIYDI

Maraton koşmak için vardı, antrenmanlıydı. Her zaman koşmak gerekmediğini de bilirdi. Hangi arzuların peşinden gidileceğini, hangi maratonların koşmaya değer olduğunu bilirdi. Son zamanlarda siyasete dair çok bir çabasını da görmüyordum. İnsanların çoğu neyi arzulayacağını bilmeyenler diyordu. Onun şehrine belediye başkanı olması hayali kendi eksikliğinden değil şehrinin yıllar içinde oluşan eksikliğindendi. Kendisine yeni bir ruh arayışı peşinde değildi. Onda bu ruh, ezelden vardı. Ondaki fikirler şehrin içinde yükselen arzuların canlandığı bir fanus içinde yetişen fidan gibi değerliydi oysa.
Yaşadığı şehir konumu itibarıyla tarih boyunca pek çok medeniyetin, kültürün uğrak noktası olmuş, Anadolu kültürünün yüzyılların tecrübelerinden süzülerek biçimlenmiş, kuşaktan kuşağa aktarıla gelen bir şehir olmuştu. Şimdi bunu daha da ileriye götürme zamanı.

KARARI BİR GÜN TARİH VERECEK

Çorumlular ona “hasta ol benim için, öleyim senin için.” diyordu. Son katıldığı seçimlerinde “Kaya uçmazsa, dere dolmaz” diyerek sandıkta çıkan sonuçları değerlendirmişti. Çorumlu kendi suyolunu kendi elleriyle kapıyor, ne yapayım oğlum ben derdi. Onun yaptıklarını yapamayanlar, siyaset uğruna onunla kendilerini kıyaslamaya kalkıyordu! O ise bıyık altından tebessüm ediyordu. Çorum’un aşları, tarhana gibi her derde deva, güzel yemekleri ve tatları var. Gün olur da bir gün, kendi damak tadına uygun kimseyi karıştırmadan hazırladığı seçim sofrası için o lezzetlerinden bir menü oluşturursa ‘Ha şöyle yahu, ağzımıza tat geldi, neşemiz açıldı’ diyerek sindire sindire bir seçim geçirmiş oluruz inşallah” düşüncesiyle iç geçirirdi.

Tarih “bahtsızların bilimiydi” onun hakkındaki kararı da tarih bir gün verecektir. Kendisine Allah’tan rahmet eşi Aydan Hanıma ve çocuklarına başsağlığı dilerim. Mekânı cennet, ruhu şad olsun “Efsane Siyasetçi” mimar, 19. Dönem DYP Çorum Milletvekili Arslan Adnan Türkoğlu…”

Son Güncelleme: 20.02.2023 12:22
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
köylü 2023-02-20 13:42:45

Amma da büyüttünüz haa

Avatar
Hüsam 2023-02-20 19:26:10

Bu yazıyı okuyunca biz hangi Çorum'da yaşıyoruz acaba diye düşündüm de

Avatar
Ahmet GÜNGÖR. 2023-02-20 13:38:34

Kaleminize yüreğinize sağlık. Maalesef gidenlerin kıymeti hep sonradan anlaşılır. Fakat şu bir gerçek ki dostu,düşmanı Rahmetli A.A.Türkoğlu hakkında hiç kimse kötü söyleyemez. Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun.

Avatar
ali can 2023-02-21 12:24:56

Allah rahmet eylesin elinden gelen bütün imkanları çorum için kullandı.ama yazarın
mübalağası işi dalgaya götürebilir dikkat.

Avatar
merve 2023-02-21 18:04:18

Allah rahmet eylesin. birde çoruma ne yapmıştı. somut olarak onu yazsaydınız.

Avatar
Ay 2023-02-22 23:09:25

Yazıyı kaleme alan kişi (kusura bakmasın yazar diyemeyeceğim) amma abartmış, bu kadar mübalağa rahmetlinin ruhunu bile rahatsız eder. Sanki biz başka bir Çorum’da yaşadık. Sahi bahsettiğiniz bu Çorum hangi gezegende? Dişe dokunur, gözle görünür hangi eseri kaldı Çorum’a? Bir kaç okul vb. Yapılması gereken bina dşında?
Ha liyakatsiz, işini bilmeye bir sürü bürokrat atamasına da vesile oldu inkar etmeyelim…

Avatar
Masal 2023-02-20 18:38:17

Ne efsane ama Çorum belediye tev de Tayyip Erdoğanı ruhen sevmediğini söylemişti kimi sevdiğini bilmem ama kimi seviyorduysa onunla
Aruhen ve de bedenen sevdikleriyle haşrolacağı muhakkak Allah taksiratını affetsin

Avatar
Mehmet 2023-02-26 14:17:02

Çoruma ne yapmıştır? Bilen yazarsa sevinirim.