Kitap ile haşır neşir olmak okumayı sevenler için dünyanın en zevkli meşgalelerinden biridir. Her yeni kitap yeni bir heyecan ve yeni bir âleme açılan kapıdır. Okumadığı her günü ziyanda geçen bir gün olarak hissedenlere ne mutlu… Hayatını bir kitap bile okumadan bitirenlere ancak acımak gerekir. Hele hele okuryazar ve hatta üniversite mezunu olduğu halde ders kitapları dışında tek bir kitap okumadığı halde bir yerlere gelebildiği ile öğünenleri ise zaten bizim de söyleyecek sözümüz yok.

Her yeni kitap yeni bir âleme açılan bir kapı dedik. İşte öğrencisi olmaktan gurur duyduğum kıymetli hocam Mehmet Şakir Çıplak, 2020 yılında iki kitap hediye etti biz okurlara. Her iki kitap da geçmişte yazılmış değerli eserler. İlki Edirne eski Müftülerinden Mehmet Fevzi Efendi’nin kaleme aldığı “Güzelliğin Baharında Yaşamak (İsbatü’l-Muhassenat)” diğeri de Osmancıklı Şair Kadri’nin hilye-i şerifi olan “Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’yı Görmek” adlı kitabı. Hocamız bu iki kitabı Osmanlıcadan günümüz Türkçesi’ne aktarmış. Emeğine sağlık.

Bu yazımızda bu iki nadide eserden birisi olan “Güzelliğin Baharında Yaşamak” isimli kitabı tanıtmaya çalışacağız.

Editörlüğünü Ayşe Uncu’nun yaptığı ve Besmat Matbaacılık tarafından basılan kitap, altmış sahife olup kitabın son on sahifesinde M. Şakir Çıplak hocamızın “Yazılışının 600. Yılında Vesilet-ün Necat” isimli makalesi bulunmakta.

Kitabın müellifi Sultan Abdülhamid döneminde Edirne’de müftülük de yapmış olan âlimlerimizden olan Mehmet Fevzi Efendi’dir. Kitap Rumi 1324 yılında (miladi 1908) yazılmış. Kitapta Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (S.A.V.) doğum ayı olan Mevlid ayında yapılan ve yapılması gereken dini merasimler anlatılmaktadır. Ayrıca kitapta viladet ayında yapılan bu merasimleri bid’at olarak gören çevrelere de cevaplar verilmiştir. Ayet ve hadislerden deliller sunularak yapılan bu değerlendirmelerde hayli çarpıcı bilgiler bulunmakta. Bu yönüyle oldukça ilginç bilgilerin olduğu kitapçıkta Hz. Peygambere ithafen yazılan şiirler de açıklanarak verilmiş.

Kitaptan öğrendiğimize göre tarihte ilk kez mevlidi şerif merasimleri düzenleyen kişi Erbil – Beğteginliler Atabeki Muzafferüddin Gökbörü’dür. Muzafferüddin Gökbörü aynı zamanda Selahaddin Eyyübi’nin kız kardeşi Rabia Hatun’un eşidir.

Kitaptan öğrendiğimize göre, Peygamber Efendimizi çok seven âlim ve fazıl bir hükümdar olan Gökbörü, mevlid ayında on iki gün süren merasimler tertip edermiş. Bu merasimlerde vaizler ve hatipler konuşmalar yapar, askerler gösteriler düzenlermiş. Özellikle yoksul halka büyük yardımlarda bulunulurmuş. Zamanla bu uygulama tüm İslam ülkelerinde uygulanır olmuş.

Kitapta derç edilen satırlarda büyük bir peygamber sevgisi okuyorsunuz. Bu sevgi gıpta edilecek boyutlarda bir sevgidir. Olaya bu açıdan bakıldığında mevlidi şerif okunmasına karşı çıkanların tüm itirazları ise bir balon gibi sönüp gitmektedir.

Hz. Peygamberi sevmenin farziyyetinden yola çıkılarak Efendimizin adının sıkça anıldığı beldelerin bereketleneceği, salgın hastalıkların, bela ve musibetlerin azalacağı da vurgulanmış.

Kitabın ikinci bölümünde M. Şakir Çıplak hocamızın Vesilet-ün Necat isimli eseri hakkında yazmış olduğu bir makale bulunmakta.  Süleyman Çelebi’nin Vesilet-ün Necat isimli meşhur mevlidi şerifinin yazıldığı 1409 yılından bu güne değin okunur olması, onun Hz. Peygamber’e olan sevgisinin ne kadar samimi olduğunun bir göstergesi değil midir? Kaldı ki sadece bu eser değil bu eseri örnek alarak yazılan yüzlerce esere kaynaklık etmesi de ayrı bir konu.

Bu makalede dikkatimi çeken bir diğer mevzu da Türkçemizde Süleyman Çelebi’den daha önce de mevlid-i şeriflerin yazıldığıdır. Bunların ilki ilimizde medfun olan Elvan Çelebi Hazretlerinin babası Âşık Paşa’ya ait olan ve on iki bin beyitten oluşan Garipnâme isimli eserdir. İkinci eser de Erzurumlu Kadı Darir Mustafa Efendi’nin yazdığı Siyer-i Nebi isimli eseri… Süleyman Çelebi eserini yazarken bu iki kitaptan da oldukça etkilenmiş.

Bu makalede Süleyman Çelebi’nin Mevlid-i Şerifindeki bazı beyitler hakkında da açıklamalar yapılmış. Buradan da mevlidde geçen kimi beyitlerin aslında bire bir ayet ve hadis mealleri olduğunu görüyoruz.

Kitabın arka kapağında hem kitap hakkında gerekli açıklamalar yapılmış hem de bu kitaptan alacağımız ders de açıklanmış. Özellikle şu paragrafı siz okurlarımla paylaşmak istedim.

“Kitapta bir mümin olarak ne düşündüğümüz değil, ne yaptığımız konusu üzerinde durulmakta, yaptığımız davranışların samimi ve içten olması halinde yapılan her işin maddi manevi karşılığının bulanacağı belirtilmektedir. Bu inançla bu çalışmayı okuyuculara sunmuş bulunuyoruz."

Büyük bir zevk ile ve bir çırpıda okuduğum bu eser için hocamıza teşekkür ediyorum. Hocamızın günümüz Türkçesine kazandırdığı diğer eser olan “Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’yı Görmek” adlı kitabı bir başka yazımızda tanıtmaya çalışacağız. Hocamıza sağlıklı nice uzun yıllar dilerken bizlere bu eserler gibi tarihin tozlu sayfalarından keşfedilmeyi bekleyen daha nice eserleri bizlere sunmasının yanında telif eserlerini de beklediğimizi belirtmek isterim.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner165