Birileri nihayet 'doğru'yu yazmaya başladı

Mezarlıkta ağlayan kızla ilgili nihayet yaygın medyada da birileri doğruları dillendirmeye başladı

27 Mayıs 2018 Pazar 12:38
Birileri nihayet 'doğru'yu yazmaya başladı

Çorum ‘Ulumezar’da ağlayan gizemli kız’ olayıyla ilgili yaşanan çılgınlık nihayet yaygın medyada da eleştirilmeye başlandı.

Belma Akçura Milliyet’teki yazısında bir haberle bir ailenin koca bir ülkenin tacizine uğradığını belirterek, “Çorum’da bir kadına ait mezarın başında ağlayan ‘gizemli kız’ haberi, ne toplum olarak ne de medya olarak bu konuda pek de doğru yol almadığımızın en iyi örneği” tespitini yaptı. Gazeteci Ersoy Dede'nin yorumu da yine akılları başa getirecek cinsten. 

habercim19 da hatırlanacağı üzere olayın başından bu yana itidalli yayını ile toplumdaki ve haberlerdeki çılgınlığa dikkat çekerek, çığırından çıkan gidişatın durdurulması gerektiği uyarılarını yapmıştı. 

Milliyet'te yayımlanan yazı ise şöyle:

“Bir dedikodu üzerinden genç bir kız hakkında tek bilgiye sahip olmadan bir ay boyunca sürdürülen habercilik, kimliğini yitirmiş gazetecilikten başka bir şey değildir.

Haber sadece bilgilendirmek için değildir. Bir toplumu içinde bulunduğu çağa uygun bir biçimde her defasında yeniden formüle etmek demektir. Dolayısıyla bilginin kaynağı, haberin içeriği ve size nasıl sunulduğu önemlidir. Çorum’da bir kadına ait mezarın başında ağlayan ‘gizemli kız’ haberi, ne toplum olarak ne de medya olarak bu konuda pek de doğru yol almadığımızın en iyi örneği.

Bir mezarlık görevlisinin, mezarlığı ziyaret eden genç bir kadına yönelik kuşkusu, toplumun “fitne fücur” yaklaşımıyla birleştiğinde gazetecinin görevi bu “densizliğe” alet olmak olmamalıydı. Oysa bir ay boyunca medya, vatandaşla birlikte genç bir kızı korkuttu, ağır biçimde taciz etti. Haberler; araştırmadan, sorgulamadan, bilgiye ulaşmadan kahvehane ağzıyla sunuldu. Öyle ki; “Yine geldi, yine gitti, kaçtı, peşinden koştuk, yakalayamadık, halk nöbet tutuyor” ifadeleri bir gazetecilik ayıbıdır. Bir ay boyunca sürdürülen bu “taciz haberciliğinin” haliyle milyonlarca izleyicisi oldu. Sadece YouTube’da yayınlanan bir videoyu bir haftada 1 milyonun üzerinde insan izledi. Bir ülke hayalet avcılığına soyundu. Mezarlıktaki genç kızı bulma girişimi, turizm amaçlı efsaneye ihtiyaç duyan bürokrasi de olaya dâhil olunca Sabah Gazetesi’nden Tülay Canbolat gitti aileyi buldu. İyi ki de buldu. Kızlarının hayalet veya ruhani bir varlık gibi lanse edilmesinin bir aile için ne anlama geldiğini de öğrenmiş olduk.

Bakın aile ne diyor: “Son birkaç haftadır mezarlığa gittiğini belirledik. Tedavi ettirmeye çalışıyorduk, zor bir süreçti. Birden o internette dolaşan videolar yayıldı, herkes kızımızdan bahsetmeye başladı. Olay aile meselemiz ve sağlık sorunu olmaktan çıkıp, bir gizeme, magazine dönüştü (…) Türlü yalanlar çıktı ortaya, evladımızı sopalarla beklediler, yakalamak için nöbetler tuttular. Bizim hastalığımızı ve ardından gelen mağduriyetimizi çekirdek çitleyip, video çekme yarışıyla izlediler. Çorum dışından gelmeye başladıklarını duyduk, çocuğum mağduriyetinde kaybolurken onlar film izlemeye geliyorlarmış. İnanın bu süreci izlerken kanımız dondu. Çok yıprandık, çok mağduruz, herkese sesleniyoruz yapmayın, insani bir duruma karşı bu tavır, yapılanlar yanlış. Bu yaşananlardan ders çıkarın.”

Çorum’daki 155 yıllık mezarlığın “gizemli kız” haberleriyle birlikte ciddi zarar gördüğü anlatılıyor.

MEZARLAR TAHRİP EDİLDİ

Ayrıca haberlerde mezarlıkta bekleyen kızı arayanların “Çorumlular” olarak adlandırılması da büyük bir hata. Çorumlular öyle demiyor. 1863’te yapılan ve zamanla şehir merkezinde kalan mezarlığın bu haberlerle ciddi zarar gördüğünü 155 yıllık mezarların tahrip edildiğini, üzerlerini çiğnediklerini, bazı mezarların yıkıldığını anlatıyorlar. Canbolat’ın haberi, sunuş biçimi ve içeriği açısından da son derece başarılı bir gazetecilik örneği.

İnsan odaklı habercilik önemlidir. Travmatik ya da acılı hayatlardan ya da başarılı insan hikâyelerinden haber yapmak her zaman mümkün ve yapmak da gerekir. Ama bir dedikodu üzerinden genç bir kız hakkında tek bir bilgiye sahip olmadan bir ay boyunca sürdürülen habercilik, kimliğini yitirmiş bir gazetecilikten başka bir şey değildir. Dedikodular üzerinden yaratılan bir haber, toplumsal bir infiale yol açıyor, tarihi bir mezarlığın tahrip edilmesine kadar uzanıyorsa, bu haberi ilk yapan gazeteci bir aydır haberim gündemde diye sevinmemeli. Aksine verdiği zarara bakıp gazeteciliğini bir daha sorgulamalı."

ERSOY DEDE'NEN ÇARPICI YORUM

Ve işte Gazeteci Ersoy Dede'nin yorumu

Son Güncelleme: 27.05.2018 12:51
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.