Çorum Emniyet Müdürlüğü geçtiğimiz gün Ulukavak Mahallesi’nde yaşanan silahlı kavga ve 4 kişinin yaralanmasına ilişkin bazı basın ve yaygın organlarında yayınlanan haberler üzerine yazılı açıklama yaptı.

Halkın doğru bilgilendirilmesi amacıyla gerek duyulduğu ifade edilen açıklamada, söz konusu kasten yaralama olayı ile ilgili bir kişinin tutuklandığı bilgisi paylaşıldı.

Açıklamanın detayında ise son iki yılda yapılan denetimlerde ele geçirilen suç aletlerine ilişkin bilgiler aktarılırken, Çorum genelinde meydana gelen asayiş olaylarının önceki yıla göre azaldığı, olaylarda ülke sıralamasında ilimizin 29’uncu sırada yer aldığının altı çizildi. Devamında kentte asayiş ve güvenliğin sağlanması için tüm ekiplerle 7 gün 24 saat esaslı denetim mekanizmasının çalıştığı hatırlatılarak, bilhassa ülke genelinde olay sıralamasında Çorum’un 29.’uncu sırada yer aldığına ayrı bir parantez açıldı.

Anlaşılan o ki, açıklama Ulukavak’taki olayla ilgili bazı basın yayın organlarında çıkan ‘Çorum’da asayişin bozulduğu’ şeklinde yorumlar üzerine yapılmış.

Herkesin yorumu kendine tabi. Diğer taraftan Çorum’un ekseriyetinin uzun geçmişten bu yana yasalara saygılı ve devletine bağlı olduğu da bilinen bir gerçek. Geçmiş dönemin mülkü idare amirleri, başsavcıları, emniyet müdürleri, bunu sık sık ifade ettiler. Hatta Çorum’da görev yapan polis müdürleri asayiş olayları sıralamasında şehrimizin Türkiye’de ilk 10’a girdiğini istatistiki bilgilerle zaman zaman deklare ettiler.

Bugüne bakacak olursak; kent merkezinin nüfusu arttı. Ülkede yaşanan sosyo-ekonomik ve kültürel gelişmelerin şehirlere yansımaları, şehirlerin de tıpkı insanlar gibi değişime uğraması gayet doğal. Öte yandan bazı gençlerimiz mafyatik tipleri rol model alıyor, zararlı alışkanlıklar ve suça meyilli şahısların kötü şöhretine özenti duyuyorlar. Üstüne bir de eğitim, geçim sıkıntısı ve ailevi sorunlardan kaynaklı problemler eklendi mi ‘suç ortamı’na çok kolay zemin hazırlanıyor. Cezaların caydırıcılığı da ayrı bir tartışma konusu. Bizim burada gözlemlerimize dayanarak birkaç cümlede özetlemeye çalıştığımız reel durum, emniyet görevlileri ile birlikte sosyologlar, toplumsal konularda sahada çalışan uzmanların sayfalarca anlatacağı, yorumlayacağı sebep ve sonuçları içeriyor. Ulukavak’ta yaşanan yaralama olayı ve sonrasında yapılan ‘Çorum asayişinin bozulduğu’ yorumuna bir de bu açıdan bakmak lazım. Toplumsal olayları sadece bir pencereden yorumlamak, yanlış olduğu kadar, fotoğrafın tamamını görmemizi de engelleyecektir.

Asayiş konusunda bildiğimiz ve emin olduğumuz tek gerçek; Çorum ve Çorumlu bu türden kırdılı, patırtılı, gürültülü, tantanalı olaylardan hazzetmez. Alışık da değiliz. Kargaşadan, kaostan beslenenler dışında kim istemez huzur ve sukûneti.

Ancak gözden kaçırmamamız gereken bir ayrıntı da, yaşanan bir adli olayın aydınlatılması ve/veya şüphelilerin, suç aletlerinin ele geçirilmesiyle birlikte huzurlu ve güvenli bir Çorum için önleyici hizmetin güçlendirilmesi de bir o kadar önemli. Yani suç işlenmeden tedbir alınması. Pek tabi önleyici hizmetin sorumluluğunu tamamen güvenlik güçlerine yüklemek haksızlık olur. Asayiş ve adliye muhabirliğinde yetişmesek te, mesleki gözlemlerimize göre göreve yeni başlayan ve caydırıcı güç olan kolluk kuvvetlerinin, saha tecrübesine sahip olması doğrudan vatandaşla temas olduğundan önemli. Asayiş denetiminde veya bir olaya müdahalede başlangıç aşamasında ‘sihirli’ sözcük ‘diyaloğun’ birçok engeli ortadan kaldıracağı biliniyor. Toplumsal boyuta ulaşma ihtimali olan olaylara müdahalede tecrübe işi kolaylaştırıyor. Huzur uygulamaları yoğunlaştırılabilir. Mesela polis veya jandarma devriye yaparken araçlarının tepe lambasının yanmasının bile caydırıcı olduğu malum.

HERKESE GÖREV DÜŞÜYOR

Sonuçta, tüm resmi kurumlar, sivil toplum kuruluşları ve bu kentin havasını soluyan her sade vatandaşın da huzuru korumak için üzerine düşen görevler var. Suça meyilli gençlerin topluma kazandırılması amacıyla istihdam, ekonomik destek, sportif ve kültürel faaliyetler dahil daha fazlasını yapılabilmeliyiz. Gençlerimizin bedenen ve ruhen boşluktan kurtulması için hepimiz kafa yormalı ve kendimize vazife çıkarmalıyız. Sade vatandaşlar olarak suçun oluşma ihtimalinde bile ihbar mekanizmasını çalıştırmalıyız.

Yerel ve yaygın medya mecraları olarak bizler de bu tür haberleri verirken daha özenli davranmalı, suçu, suçluyu öne çıkaran, özendirmeye zemin hazırlayacak abartılı sunumlardan vazgeçmeliyiz.

Velhasıl mevzu hassas. Şikayeti, orayı burayı suçlamayı bırakmalı, hepimiz elimizi taşın altına koymalıyız.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
adsız 2021-09-24 12:40:10

Cezaların caydırıcı olması lazım.Televizyondaki mafyali vurduğu kırdığı filmlere dur denilmeli.Okullardaki öğretimin eğitime ağırlık verecek sekilde düzenlenmesi.gerekir.Hepimiz elimizi taşın altına koyalım da şikayetçi kişinin sikayetinden dolayı hasim olmaması gereken bir hava oluşturulmalı.İlimiz 29 sırada olması övünülecek bir konu değil gönül önceki gibi ilk onda görmek istiyor.Bunu nüfus artışıyla açıklamak doğru olmamalı.Emniyet güçleriin görevlerini yapmaya çalıştığından kuskumuz yok.Şimdi gelelim sizin anlatmak istediginizden anladigima .

banner165