ELVAN YILMAZ
“Sisyphus’u gördüm, korkunç işkenceler çekerken; yakalamış iki avucuyla kocaman bir kayayı ve de kollarıyla bacaklarıyla dayanmıştı kayaya, habire itiyordu onu bir tepeye doğru. İşte kaya tepeye vardı varacak, tamam ama tepeye varmasına bir parmak kala, bir güç itiyordu onu tepeden gerisin geri, aşağıya kadar yuvarlanıyordu yeniden baş belası kaya, o da yeniden itiyordu kayayı, kan ter içinde.”
Bundan 2 bin 700 yıl önce Antik Yunan şairi Homeros, ‘Odysseia Destanı’nda Sisifos’u böyle tasvir eder.
Yunan mitolojisinde tanrılar tarafından cezaların bu en büyüğüne çarptırılan Sisifos, Homeros’a göre insanların da en bilgesi, -ilk bakışta görünenin aksine- en uyanığıdır.
Albert Camus ise İkinci Dünya Savaşı yıllarında yayınlanan kitabı ‘Sisifos Söyleni’ ile bir ‘direniş’ hikâyesi olarak yorumladığı anlatıda bilgelik ve zorunlulukla birlikte yaşamın anlamını da işaretler: ‘Yaşamın anlamı ancak dünyanın saçmalığını ve yenilginin daima tekrarlanacağını bile bile kötülüğe direnmek olabilir. İnsanlığa gerçek boyutlarını ancak bu başkaldırı kazandırabilir.’
Toplumsal mücadelelerin yuvarlanan kayanın her defasında sırtlanılarak yeniden yukarı taşınması çabası ile çoğunlukla özdeş tarihi, Sisifos’u da bu alanın başat metaforlarından biri haline getirir.
Biliriz ki, her yuvarlanan kayanın bir Sisifos’u da vardır. 24 Mayıs akşamı Çorumspor’un Adana’da ulaştığı zaferle bu mitolojik kahramanı bir kez daha yad ettik.
Sisifos bu kez, zafere ulaştı.
Sisifos’un ilk bakışta ‘yararsız’ ve ‘umutsuz’ görünen bu bitmek bilmeyen ‘mahkûmiyeti’ mitolojinin en başat ‘direniş’ hikâyelerinden biri olarak da okunur. Sisifos’u ve sonsuz bir ‘ceza’gibi görünen bu faaliyeti bir ‘başkaldırı’, bir ‘karşı koyuş’ hikayesidir.
Yaşar Kemal, “insan umutsuzluktan umut yaratır” demişti. Yenilmeyi kabul etmemek, yalnızca pehlivanlara özgü değildir; biz hepimiz, yediğimiz gole itiraz ederiz, dayak yemişsek “ayağım kaydı da ondan” deriz, kaybettiğimiz bir ödül için “aslında benim hakkımdı ama torpil koydular” diye sızlanırız, sonra yeniden oynamaya, yeniden dövüşmeye, yeniden ödül peşinde koşmaya soyunuruz.
Bile bile girişiriz yeniden çabalamaya. Umut var olduğu sürece bu her canlının bünyesinde vardır.
Bugüne kadar her sezon, bize özgü hale getirdiğimiz slogan, “bu kez daha güzel yenileceğiz” olmuştur. Bunu teşvik eden, boş ya da karşılığı olan bir umudun yanı sıra herkese ve kendimize varlığımızı kanıtlama isteğidir.
Bundan önceki sezonlar düdüklü tencerenin termostatı gibi gaz almaktan başka işe yaramamıştı. 3.lig’in demirbaşı olmuş, mitili atmıştık.
Bir trajedi başkası için ziyafet olur her seferinde. Bu kez rakibimizin trajedisi bizim ziyafetimize dönüştü.
Tarih tekerrür etmedi, yürüdü gitti.
Yakup Alkan, penaltı noktasına bir kuğu gibi süzülerek indi. Biz ise yağmur altında kalmış bir Mısır mumyası gibi sessiz ve halsizdik.
Alkan’ın Serik kalecisi Orkun Özdemir’e birkaç delici sağlam bakış attıktan sonra yaptığı o eksantrik penaltı vuruşuyla, yıllardır zirveye taşıyamadığımız o kayayı, bu kez tepenin üzerine çıkarmayı başarabildik.
Bu kez güzel yenilmedik…
Sıra, önce o kayayı orada tutabilmek ve başka zirvelere taşımak olmalıdır. Adana 5 Ocak Stadı’nda o coşkuyu birlikteliği görünce, biz o kayayı daha büyük zirvelere taşıyabileceğimiz konusunda artık daha ümitvarım.
Serik maçında alınan zafer, uzun kış sonrası kayaların içinden çıkan bir kardelendir.
Elvan Yılmaz sallayıp duruyodun Fatih başkana, teşekkür etmemek için sisifos homenos kıvırıp duruyorsun. Fatih başkan en büyük teşekkürü hak ediyo. Bu zafer bence onun. Yazının tek satırında teşekkür etmemişsin.
İnsan bir ilk önce tebrik eder...sonra da zamanında (her ne kadar sevmesem de-kendisini-yiği öldür hakkını ver diyerekten) hakkında olur olmaz yazılar yazdığın Fatih Özcan dan özür diler..kitaplardan kopyala yapıştırla olmaz bu köşe yazıları...bir de BAŞARABİLDİK gibi kelimeler kullanarak başarıda kendine de yer ayırtmışsın ama nerdesin göremedik..Yazarken sözcüklerinde iskonto uygulama artık!
Yahu edebi yazacam diye okuduğun yada duyduğun kitapları pasajları ne diye alıntılıyorsun. Daha basit dolambaçlı olmayan yoldan yaz bişeyler gitsin. Bizi de yoruyon kendinide
Sabırla okudum...!
Biraz daha uzatsaydın bize kafa yaktıracaktın....!
Elvan bey bizi niye yoruyorsun..
Derdin ne
Neden bu millete zülüm çektiriyorsun..
Yorumlardan anladığım kadarıyla çoğunun zeka seviyesi düşük. Elvan ne yazıyorsun sen. hayatlarında bırak kitabı ders kitaplarını dahi okumamışlara sen bir şey anlatamazsın. Ne anlasın bunlar edebiyattan tarihten mitolojiden. Baksana beyinlerini sulandırmış adamların. Sen çorumda yazma bence.
Elvan kardeşim iyi kıvırmışssın, fakat bu sefer gerçekten sağlam kıvırmışsın. Tebrik et yav bu kadar basit, sana bu yakışır.
Mükemmel bir yazı yazmışsın Elvan abi. Ancak Fatih Özcan yine bunu anlamayabilir. Öyleyse ben biraz anlatayım Fatih Özcan’a. Sisifostan daha başarılı oldun o kayayı zirveye taşıdın Fatih Özcan diyor Elvan abi sana.
Fatih Özcan konusunda Elvan Bey gerçekten çuvalladı. Ancak bunu kabullenememiş.Fakat en acısı bu yazıyı sözde anlayan çok kültürlü ve kendini entel zannedenler, ezik olduklarını çok açık göstermişler.