Dayanışma yemeğinde buluştular

Türk Eğitim-Sen Çorum Şubesi, Hitit Üniversitesi’nde görev yapan sendika üyelerine yönelik dayanışma yemeği düzenledi.

28 Nisan 2015 Salı 11:25
 Dayanışma yemeğinde buluştular


Türk Eğitim-Sen Çorum Şubesi, Hitit Üniversitesi’nde görev yapan sendika üyelerine yönelik dayanışma yemeği düzenledi.


Bosna Parkı’nda gerçekleştirilen etkinlikte Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Selim Aydın ile sendikanın üniversite temsilcisi Doç. Dr. Ali Köse birer konuşma yaptılar.


Türk Eğitim-Sen Hitit Üniversitesi Temsilcisi Doç. Dr. Ali Köse, sendikalarının yüzde yüz milli ve yerli olduğunu belirterek,”Türk Eğitim-Sen’i kurulduğu günden bu yana yakinen izlemekte ve faaliyetlerine destek vermekteyiz. Gerek Türkiye’de gerek ilimizde ve gerekse üniversitemizde üye sayımız sürekli ve istikrarlı bir şekilde artmaktadır.  Türk Eğitim Sen yüzde yüz yerli ve yüzde yüz milli bir sendikadır. Ülkemizin her noktasında aynı duygu ve düşünceleri paylaşan Türk Eğitim Sen;  iktidarlarla büyüyen değil, eğitim çalışanları ile yürüyerek büyüyen bir sendikadır. Türk Eğitim-Sen alnı açık başı dik çalışanların sendikasıdır. Türk Eğitim Sen; gururla ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ diyebilenlerin sendikasıdır ’’ dedi.


Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Selim Aydın da, sendikalarının kamu çalışanlarının tek ve en güçlü sesi olduğunu söyledi.


Bugünlerde iş güvencelerinin tehdit altında olduğunu belirten Aydın, İş güvencesi kamu çalışanlarına devlet, millet adına görev yaparken, siyasi iktidarların baskılarından uzak olmaları, milletin ve devletin menfaatlerini korkmadan korumaları için verilmiştir. Ama bugün devletin yapısı değiştirilmeye çalışılırken, devlet memurluğu tanımı bu yönüyle ortadan kaldırılmak istenmektedir. İşte bu ciddi tehlikeyi bertaraf edebilecek tek güç sendikal mücadeledir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli bir husus ilkeli ve mücadeleci sendikal mücadelenin öne çıkarılmasıdır. İllegal ideolojilerin ya da Hükümetin dümen suyuna girmiş sendikalarla bu hak mücadelesinin yapılması mümkün değildir. Dolayısıyla kamu çalışanları, onurlu, ilkeli ve mücadeleci yapıları güçlendirmelidir. Bunun da adresi Türkiye Kamu-Sen’dir. Türk Eğitim-Sen dir.  Bu nedenle bütün kamu çalışanlarını sendikamız çatısı altında buluşmaya davet ediyoruz.” Dedi.


Sendikacılığın aynı zamanda bir ahlak mücadelesi olduğunu belirten Aydın, şöyle dedi: “Bizler ne yaptığımızı, neye hizmet etmemiz gerektiğini biliyoruz. Maalesef bazı insanlar görevleri olmadığı halde makam odalarını ikna odalarına dönüştürmüş durumdadır. Bunların kim olduğunu ve neye hizmet ettiklerini de çok iyi biliyoruz. Sizler bu anlamda ilkesizliği ret ederek, onurlu yaşamayı tercih ettiğiniz için, baskılara ve tehditlere aldırmadığınız için hepinize  teşekkür ediyorum.  Şunu hiçbir zaman aklınızdan çıkarmayın. Tehdit oluşturmaya kalkan, çalışanlarına psikolojik şiddet uygulamaya kalkanlara rahat vermeyiz. Her şartta sizlerin yanında olduğumuzu çok iyi bilin. Bizler bu noktada  Şartlar ne olursa olsun, kuruluş amaçlarımızdan sapmadan sendikacılık yapmaya devam edeceğiz. Sendikanın her zaman amacı hak mücadelesi vermektir. Bizler Hakkın yanında, haksızlığın karşısında yer almaya devam edeceğiz.


Dinimiz; hukuksuzluğa, haksızlığa, adaletsizliğe karşı mücadele etmeyi emretmiştir. Hz. Ali ‘Haksızlık karşısın da eğilmeyiniz, aksi taktirde hakkınızla birlikte şerefinizi de kaybedersiniz’ diyor. Sendikacılığı bunun için önemli görüyoruz. Her kamu çalışanın da bu anlamda sendikanın neye hizmet ettiğini görmesi lazım haksızlıklara tepkisiz kalmak, onursuzluktur. Biz nerede, kim tarafından bir haksızlık yapılırsa buna karşı çıkmaya direnmeye devam edeceğiz.”  


On iki yıldan beri üniversite çalışanları, öğretmenler ve bütün kamu çalışanları ölüm-kalım mücadelesi vermektedir. Mağduriyet edebiyatı ile iktidar olanlar, on iki yıldan beri mağdur etmedikleri ve hakkını yemedikleri nerede ise kimseyi bırakmamışlardır. Nitekim hak gaspları, haksız ve kanunsuz olarak görevden almalar, sürgünler ve mobbing uygulamaları bu dönemde  tavan yapmıştır.


Üniversitelerimizdeki hocalar dünyadaki meslektaşlarıyla mukayese edilince; onlardan 3 kat-5 kat daha az maaş aldıkları ortaya çıkmaktadır.  Tekniker ve teknisyenler , masa başında çalışan memurlar, şoförler, güvenlik görevlileri, hizmetliler ve tüm emekçi arkadaşlarımız maalesef emeklerinin karşılığını alamamaktadırlar.


Araştırma Görevlilerinin ek göstergesi 3600’e, Öğretim Görevlilerinin ve Yardımcı Doçentlerin 4800’e, doçentlerin 5300’e, profesörlerin de 7000’e çıkarılması gerekmektedir. Yine memurların ve şeflerin ek göstergesi 3000’e, şube müdürü, fakülte ve yüksekokul sekreterlerinin 3600’e çıkarılması bir zaruret haline gelmiştir. Ayrıca şeflerin birinci dereceye kadar yükselmelerine izin verilerek, şube müdürü, fakülte ve yüksekokul sekreterlerine makam tazminatı verilmelidir. İşte bu zihniyet öğretim üyeleri arasındaki maaş dengesizliğini zirveye taşımıştır. Toplam gelir vergisinin yüzde 62’sini ödüyoruz ama toplam gelirin yüzde 10’unu bile alamıyoruz.


Memur, emekli ve aileleriyle birlikte, 20 milyon vatandaşımızın bir yıllık zam talebini bir kalemde saraylara, uçaklara, yandaşlara dağıtanlardan, yüzde 12 ek zam istemek, anamızın ak sütü kadar helaldir.    Biz “Memurun çalınan 730 günü telafi edilsin” diyoruz.


Bizim için sendikacılıkta birinci öncelik çalışanların sorunlarıdır. Çalışanların sorunlarını çözemeyen,  bu sorunların çözümü için mücadele etmeyen bir sendikacılık anlayışı bizim anlayışımız değildir. Sizlerin de her gün şahit olduğunuz, yoğun, itibarsızlaştırma operasyonlarına rağmen, Üniversiteler ve çalışanları halen ayakta kalma mücadelesi vermektedir.


Geçtiğimiz hafta akademik personelin  gece ücretleri ile ilgili yazışmalarımızı yaptık.  Bunun da takipçisi olacağız. Şunu unutmayın ki sizlerden gelecek olan her türlü konuyu yetkili makamlara iletmeye  ve çözüm bulmaya hazırız. İşte bundan dolayıdır ki üniversitelerimizdeki Kurum İdari Kurulları çok önem arz etmektedir. KİK na    yetkili sendika katılabilmektedir. Yetkili sendikanın ne kadar çapsız olduğunu , toplu sözleşme masasında gördük. İktidar gücüyle yetkili hale getirilmiş, memurların haklarını pazarlamakla görevlendirilmiş, makamla ödüllendirilmiş, sarı sendikacıların memurlarımızı ve emeklilerimizi ne hale düşürdüğünü biliyorsunuz. Bütün imkanlar ellerinde iken başarılı olamayanların üniversitelerde de makamlara karşı çalışanların yanında yer alması mümkün değildir. Türk Eğitim-Sen olarak Hitit Üniversitesinde yetkili sendika olmalıyız. Sizlerin sorunlarının karşılık bulabilmesi için bu çok ciddi önem arz etmektedir. Sendika olarak Hitit Üniversitesinde ve Çorum’da  büyümeye ve güçlenmeye devam ediyoruz. 15 Mayıs tarihine kadar hız kesmeden çalışmalarımız  devam edecektir.”



Son Güncelleme: 28.04.2015 13:41
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.