İslam Hukuku Profesörü hemşehrimiz Hayrettin Karaman, günümüzün güncel meselesi sosyal medya üzerinden yayılan bilgi kirliliğine dikkat çekti.
‘Curcunaya bakar mısın’ başlıklı bir yazı kaleme alan Karaman, alanında uzman ve bilgi sahibi olmayanların, yetkisi ve yetkinliğine bakmadan akıl verip tenkit ederek yol göstericiliğe çıkmasını, alim, uzman, her şeyden anlayan mütefekkir kesilmesini eleştirdi.
İşte Karaman’ın o yazısı:
“Bu sosyal medya icatlarından sonra herkes yazar, âlim, uzman, her şeyden anlar, mütefekkir… kesildi.
Asıyor, kesiyor, sövüyor sayıyor, Cumhurbaşkanından çiftçiye, mimardan doktora … kadar her bilim ve tecrübe dalı uzmanına akıl veriyor, tenkit ediyor, yol gösteriyor!
Bir de kendine dönüp ben kimim, yetkim ve yetkinliğim nedir, sözün sorumluluğu yok mudur… diye düşünmüyor.
Mide bulandıracak kadar bilgi kirliliği bulunan sosyal medya bu cesur cahillerin başlıca bilgi kaynağını teşkil ediyor.
Bir fıkra vardır buraya uyar:
Bir ressam sergi açmış, halk da ziyaret ediyor, ziyaretçiler arasında bulunan bir çizme ustası ressamı çağırıyor, çizmeden başlayarak tenkitlerini sıralıyor, ressam çizme ile ilgili tenkitleri dikkatle not ediyor, çizmeci “Gelelim pantolona” deyince ressam, “Siz orada durun, çizmeden yukarı çıkmayın, onu da terzi eleştirsin” diyor.
Ateş düştüğü yeri yakar, vatandaşların ihtiyaçları varsa ki, eksik olmaz, bunu âdâbı ve usulüyle hem organize hem de fert olarak ortaya koyar, çözüm ve çaresini sorumlulardan isterler, buna bir diyecek olmaz, aksine desteklenmeleri gerekir.
Bu sınırı aşıp ülke yönetimini ve hizmetini üstlenmiş sorumlulara pek çok çeşitli ve çetrefil konularda, problemlerde, icraatta, yapılan ve yapılmayan/yapılamayanlarda akıl vermeye, yol göstermeye, eleştirmeye ve değerlendirmeye sıra gelince herkes haddini bilmelidir.
Sözün sorumluluğu vardır.
Ağızdan çıkan her söz, görevli melekler tarafından eksiksiz kaydedilmektedir ve insanlar, Yüce Divan’da her sözün hesabını verecektir.
İlgili âyet ve açıklamasını “Kur’ân Yolu” isimli tefsirimizden aktarayım:
“ Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur” (İsra: 17/36).
“… müminin bir ödevi de bilmediği bir şeyin peşine düşmemesi, bilgisiz hüküm vermemesidir. Âyette insanın bilmediği bir konuda söz söylemesi, hüküm vermesi, bilgisizce davranması, bilmediği, tanımadığı kişiler hakkında ileri-geri konuşması, daha özel olarak yalancı şahitlik yapması, iftira atması, kısaca bilgi sahibi olmadan tahmine göre herhangi biri için maddî veya mânevî zarara yol açacak şekilde konuşması ve hareket etmesi yasaklanmaktadır. İnsan ya duyduğu ya gördüğü ile veya akıl ve vicdanıyla hareket eder; yani bilgilerimiz ya habere ya gözleme ya da akla dayanır. Âyette bu bilgi kaynaklarının doğru kullanılması gerektiği, bunlardan sorumlu olunduğu ifade edilmektedir. Kuşkusuz bu yasak, insan ilişkileriyle ilgili olup bilimsel ve fikrî konularda kurallara uygun olarak tahminler yürütmek, görüş belirtip içtihatlarda bulunmak meşrû, hatta gereklidir. Nitekim Hz. Peygamber, Kitap ve Sünnet’te delil bulunmaması halinde şahsî görüş (re’y) istikametinde uygulamalarda bulunmayı tasvip etmiştir.”
Bu açıklamada yer alan “kurallara uygun olarak” şartı, liyakat ve ehliyet kuralını da içermektedir; yani, çizmeden yukarı çıkılmayacak.
İlahiyat mezunları her şeyden anlıyor ya sayın Karaman. Yoksa mühendislerin dahi başına müdür, genel müdür, daire başkanı vb olarak atanmazlardı değil mi? Bunu gören vatandaş da "ben de her
şeyden anlarım" diyorsa kızacak bir şey yok. Liyakatı darağacında asanlara kızmanız daha mantıklı olacaktır.
Anladık sen Din âlimisin, daha yakın zamanda yolsuzluk hırsızlık değil diyerek bu ahlaksızlığı hafifleten sen değil misin?
Ayrıca bunca hukuksuzluk, zulüm ve haksızlıklar yaşanırken sen Bir İslam âlimi olarak nerdesin...
Ben ekonomistim
Ya bu mühendislerdeki hava hiç kimsede yok. Programcı tekniker olarak göreve başlarlar sonra mühendislik tamamlarlar. Sanırsın ki tüm mühendisler Selçuk Bayraktar ayarında. Elini sallasan yer gök mühendis. Adamın ne zoruna gitmiş ama :) hahahaa
Gördü peşin parayı nasılda gülüyor Hayro Dayı.
Biz kalkıp âlimleri bile bu kadar kolay eleştirebiliyorsak ilim sahibi olmadan, yaşımıza bakmadan hocanın yazdıkları dogru demektir.
Pekii, çok sayın hocamızın yakın geçmişteki "... zarar verecekse caizdir diyemem." fetvasını, "kurtlu bulgur-Dimyat pirinci" açıklamasını ne yapacağız?
Hakan rumuzlu kişiye:
Keşke bir de "da"ların nerede ayrı, nerede bitişiknyazılacağını öğrenebilseydin...
En temel ve basit imlâ kuralından bîhaber mmühendis...
Veyl sana tiploma(!) veren fakülteye!