Ziraat Mühendisleri Odası Temsilcisi Necati Gül, Dünya Gıda Günü nedeniyle bir açıklama yaptı. Gül, söz konusu günün tarihçesi, dünya ve ülkemizde besin üretimi, dünyadaki hızlı nüfus artışı karşısında besin dengesi, ekonomik gücü olmayan fakir ülkelerin durumunu özetledi.

Gül’ün açıklaması şöyle; “Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Kuruluşu FAO 16 Ekim gününü “Dünya Gıda Günü” olarak kabul etmiştir. Her yıl 16 ekim günü Birleşmiş Milletlere üye olan ülkelerde (Türkiye’de bu ülkelere dahil) gıda üretimi ve tüketimi, açlık, beslenme gibi çok önemli hayati konular incelenir. Buna bağlı olarak ülkemizde 9-16 Ekim tarihleri arasındaki hafta “Dünya Gıda Günü – Beslenme ve Gıda İsrafını Önleme Haftası” olarak kabul edilmiştir. Bu hafta çocuklarımızın önemle üzerinde durduğu haftalardan biridir. Besin, beslenme doğrudan doğruya sağlıklı yaşamımızla ilgilidir. Büyümemizi, gelişmemizi, enerji kazanmamızı, hastalıklardan korunmamızı aldığımız besinler sağlar. Önemli olan vücudumuzun ihtiyacı olan besinleri yeteri kadar almaktır. Yani dengeli beslenmedir.

Yeterli  beslenme sağlıklı yaşamın temel şartıdır. Dengeli beslenmek için gerekli olan besin maddelerinin yeteri kadar üretilmesi zorunludur. Ne yazık ki Dünyanın birçok ülkesi bu imkana sahip değildir. Artan nüfusunu besleyemeyen yoksul ülkelerde açlık, hastalık ve ölüm sayısı gittikçe artmaktadır. FAO’nun üzerinde durduğu en önemli konu budur. Yetersiz beslenme, açlık aslında bütün ulusların ortak sorunudur. Birleşmiş Milletlere üye ülkeler, Dünya Gıda Günü‘nde yaptıkları toplantılarda yeterli beslenmeyi sağlamak, açlığı önlemek için kararlar alırlar. Bütün milletleri bu kararlara uymaya çağırırlar.

Dünyada ve ülkemizde besin üretimi ve tüketiminde bilgisiz hareket edilmektedir. Özellikle gıda maddelerinde tutumlu davranmayarak gıda israfında oldukça fazladır. Şehirlerimizde yapılan araştırmalara göre, besin maddelerimizin yaklaşık onda biri çöpe atılmaktadır. Bu, bilgisizliğin sebep olduğu çok büyük bir kayıptır. Ne mutlu bizlere ki, Dünyada yeterli ve bol miktarda besin maddesi üreten çok az sayıdaki ülkelerden biriyiz. Gıda israfını önlemezsek, bizler de yetersiz beslenen insanlardan biri oluruz. Ekmek, yemek gibi besinlerimizi yeteri kadar alalım, pişirelim, yiyelim. Kesinlikle çöpe besin artıkları atmayalım. Bu konuda Gıda Tarım  ve hayvancılık Bakanlığının ekmek israfı ile ilgili destekleyelim ve her  yer ve zamanda  bunu dile getirelim.

Dünyadaki hızlı nüfus artışı da beslenme dengesini bozan en önemli sebeptir. Nüfus planlamasına uymayan insanlar, hızla çoğaltmaktadırlar. Ürettiği tükettiğine yetmemektedir. Böylece dengesiz ve yetersiz beslenme olmakta, yer yer açlık görülmektedir.

Ekonomik gücü olmayan fakir ve gelişmemiş ülkelerde yetersiz beslenme, açlık çok görülür.Bu ülke insanlarına yapılacak en iyi yardım, ülkelerin ekonomik güce kavuşturulup daha çok üretmesini sağlamaktır. Kamyonlar, uçaklar, gemiler dolusu gıda maddeleri göndermek kısa süreli geçici önlemlerdir. Ülkemiz gibi bol gıda maddeleri üreten ülkelere, gıda israfını önleyerek elde edilen gıdaların dünya insanlarına daha çok ve eşit biçimde dağılmasını sağlarlar. Böylece dünyada açlık çeken, açlıktan ölen insanların sayısı azalmış olur. Ayrıca ihtiyacımızdan fazla besin maddelerini satmakla ekonomik gücümüz artar.

Yediğimiz bir lokma ekmeğin, bir kaşık yemeğin, bir bardak sütün, bir zeytin tanesinin, bir meyvenin üretilmesinde, hazırlanmasında harcanan emekleri unutmamalıyız. Dengeli beslenip, yeteri kadar besin tüketelim. Gıda israfı, emeklerin çöpe atılması demektir. Gıda israfı, milletçe fakirliğe doğru giden yolu hazırlamak, hızlandırmaktır. Çok üretelim, yeteri kadar tüketelim.

Unutulmaması gereken bir başka noktada ve yaşamımız için bir kural olması gereken ‘Sadece aç iken yemek yemek’ oldukça önemlidir. Zevk için yenilen her türlü yemek özellikle abur cubur insanın kendisine yaptığı büyük bir ihanettir. Bu konu da herkesin çok dikkatli ve bilinçli olması da gerekmektedir.