İkinci hastane yükümüzü hafifletecek

Bir Konu Bir Konuk’un bu ayki konuğu Hitit Üniversitesi Çorum Erol Olçok Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Mesut Sezikli. Betül Özseçer’in Çorum’un sağlık alanındaki sorunları, hastane ile ilgili yatırımlar, gelişmeler, hekim açığı gibi konulardaki sorularının yanı sıra Başhekim Sezikli, habercim19’un mikrofon uzattığı vatandaşların sorularını da cevaplandırdı.                    

Hastanede günlük karşılaştığınız sorunlar nelerdir? Bunlarla ilgili çözümleriniz vardır elbette. Bizi de bilgilendirebilirseniz seviniriz.

Öncellikle teşekkür ediyorum nazik davetiniz için. Yaklaşık 7 aydır memleketimde, Çorum Erol Olçok Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde başhekim olarak görev yapmaya çalışıyorum. Çok güzel bir ekibim var. Başhekim Yardımcılarım, Müdür ve Müdür Yardımcılarım… Sizin de söylediğiniz gibi günlük yaklaşık 20 bin kişi hastanemize geliyor. Bunun yaklaşık 6-7 bin kişisini poliklinik hizmetleri oluşturuyor. Genellikle de hastanemiz tam dolu kapasite ile çalışıyor. Hastaların ziyaretçileri, yanındaki refakatçiler, topladığımız zaman yaklaşık 20 bin kişi gibi hasta ve hasta yakını giriş çıkışı oluyor. Böyle bir ortamda takdirinizdir ki böyle sorunlar olması çok normal. Bizim buraya geldiğimiz vakit zaten ilk birkaç aylık süreçte ilk başta hastanemizin genel olarak sorunlarını ortaya çıkardık. 90 bin metrekare alana oturmakla beraber 150 bin metrekare kapalı alanımız var. 2 bin 600 personelimizle, bunun içinde hekimlerimiz de var, hemşirelerimiz de var, yardımcı personelimiz var. Hepsi birbirinden kıymetli. Ve hastanemize katkı vermek için çalışan personelimiz var. Personelimizle beraber belli bir seviyede hizmet vermeye çalışıyoruz. Takdir buyurursunuz ki bu kadar hastanın olduğu rahatlık içeren bir tarafı değil sektörümüz. Yani kişi oraya hasta olarak geliyor. Bizim görevimiz bir şekilde onlara sağlık hizmeti sunabilmek ve hakkıyla sunabilmek. Bu sunum sırasında çeşitli sorunlar ortaya çıkabiliyor. Fakat biz olayın geneline baktığımız vakit, bu sorunları yerinde tespit ederek ve bütün şikâyetleri dikkate alarak çözüm üretmeye çalışıyoruz. Bu 7 aylık süreçte de belli bir seviyeye geldiğimize inanıyoruz. Ne zaman ki biz başardık, hastaneyi güzel yönetiyoruz dediğimiz günü başarısızlığımızın başladığı gün olarak biliyoruz. O yüzden de hiçbir zaman işimizin bitmediğini, sorunların tamamen sıfırlanmayacağını bilerek, sürekli bir şekilde hastalarımıza, memleketimize ve çevre illerden de gelen hastalarımıza hizmet vermeye çalışıyoruz. Çünkü bizim hastanemiz afile bir hastane. Hitit Üniversitesi’yle beraber Sağlık Bakanlığımız’ın Türkiye’deki çok iyi ortaklık oluşturan hastanelerden biri. Yaklaşık 100 küsür akademisyen kadromuz var. 55-60 adet asistan hekimimiz var. Ve 150 civarında da Sağlık Bakanlığı personeli hekimimiz var. Biz bunlarla beraber bir koordinasyon içerisinde hem poliklinik hizmetlerini hem ameliyathane hizmetlerini hem acil hizmetlerini yönetmeye çalışıyoruz. Belli bir seviyeye geldiğimizi de inanıyorum. Sorunlarımız biter mi? Bitmez. Her pozitif eleştirinin, her yapıcı eleştirinin başımızın üzerinde yeri var. Elimizden geleni yapıyoruz. Hastane ile ilgili başka planlarımız da var inşallah gelecekte. Hastanemizi büyütmek istiyoruz. Türkiye’de nadir hastanelerden biri olsun istiyoruz. Bunları yaparken de biz hep büyük resme bakmak istiyoruz. Hastaneyi bir ileri seviye nasıl getirebiliriz, yapılmayan şeyi nasıl yapabiliriz? Hastalarımız oradan daha mutlu olarak tedavi olmuş şekilde nasıl ayrılabilir? Bunun hesabını yapıyoruz.

Hocam bu afiliasyona bakanlık doktorlarının çok sıcak bakmadığı konuşuluyor. Bu konuyla ilgili söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Şimdi afiliasyon tüm Türkiye’de uygulanan bir yöntem. Çünkü tıp fakültesi sayısı artmaya başladıktan sonra bu tıp fakültelerinin eğitim sürecinde hastane tıp fakültesi öğrencisinin biz hekimlerin öğrencilik hayatında olmazsa olmaz bir parçası. Her tıp fakültesi de hastane açabilecek potansiyele sahip olmadığı için bizim büyüklerimiz bence doğru bir karar vererek Türkiye’nin bir sürü yerinde afiliasyon dediğimiz mevcut devlet hastanesini bir derece yükselterek, daha geniş tetkik tedavi imkanları ortaya sunarak, üniversitelerle bir kombinasyon, bir ortak hizmet sağlanıyor. Akademisyeni üniversite veriyor. Sağlık hizmetini Sağlık Bakanlığı veriyor. Ama ortak bir protokolde çalışma sistemi uyguluyoruz. Çorum Hitit Erol Olçok Eğitim ve Araştırma hastanesi bu afiliasyon konusunda Türkiye’de örnek gösterilen hastanelerden birisi. Bize her şekilde ortam sağlandıktan sonra hasta odaklı hizmetimizi sunmakla mükellefiz. Bunun adı afiliasyon olabilir, bunun adı üniversite hastanesi olabilir, bunun adı devlet hastanesi olabilir, sağlık ocağı olabilir, sağlık evi olabilir. Ama burada ast olan şey hastaya hizmettir. Bizim de görevimiz eğer problem çıkarsa bunları çözerek, ama hasta odağımızdan vazgeçmeyerek çalışmaya devam etmek.

Peki hocam, eski devlet hastanesinin yeniden bir hastane oluşumu şekliyle, yani ikinci bir basamak oluşumu şekliyle hizmete açılması afiliasyonla ilgili sorun çıkartıyor mu? Gerek ulaşımla ilgili, gerek farklı şeylerle, alışkanlıklarla ilgili olsun böyle bir talep var. Bunun size bir çözüm oluşturabileceğini düşünüyor musunuz?

İkinci hastanenin açılma sebebi bizim hastanemizde gereksiz bir yoğunluk oluşması. Çünkü bir eğitim araştırma hastanesi olduğu için doğal olarak biz nitelikli vakalara öncelik vermek istiyoruz. Daha çok aile hekimi seviyesinde çözülebilecek basit hastalıklar için hastanemize gelinmesi bizim normal yapmamız gereken işleri belki bir miktar yavaşlatıyor. Bu nedenle bizim hastanemiz üçüncü basamak. Yani en üst seviye. Türkiye şartlarında en üst seviye hastaneler grubunda, A1 hastane. İkinci basamak bir hastanenin yapılması tabii ki bizim iş yükümüzü nispeten azaltacak bir olay. Fakat afiliasyonla ilgili direkt bir konu değil bu.

ÖNCE AİLE HEKİMİ’NE GİDİLMELİ

Değil, anladım. Peki acil? Yine kaos. Şimdi siz dediniz ya, ikinci bir basamak hastane ya da sağlık ocağında aile hekimleriyle çözülebilecek bir durumda. Acilde bir yoğunluk görüyoruz. Yoğunluk sağlık ocağında aile hekimleriyle çözülebilecek şeylerin dahi acile taşınmasıyla alakalı mıdır? Bunun oranı nedir?

Rakamlarla konuşursak, ben mayıs ayında geldim. Bize her gün rapor gelir; acil bölümünde kaç hasta bakıldı, normal poliklinikte kaç hasta bakıldı? Son 1 aya kadar günlük bizim acil bakma sayımız bin 200 civarında. Bunun içinde çok acillerimiz var. Nispeten acil hastalarımız var. Ama biz şu prensiple çalışıyoruz; acil kapısından giren her hasta bizim gözümüzde acildir. Bunu değerlendirmemiz gerekir. Tabii ki aile hekimliği tarafından hastalarımızın yükünün alınması bizim isteğimiz. Aile hekimlerimizin de isteği. Fakat o kapıdan girdikten sonra hasta artık bizim hastamızdır. Son 1 ayda bin 200 rakamı 2 binli rakamlara kadar ulaştı. Yoksa bizim hekim azlığından veya işimizi yavaş yapmamızdan kaynaklı bir şey değil. Çok daha fazla çalışmamıza, doktorlarımız, hemşirelerimiz, yardımcı sağlık personelimiz cansiperane çalışmasına rağmen o yoğunluk yine oluştu. Bunun nedeni de hem mevsimsel nedenler, hem yoğun bir hastalık dönemi geçiriyor olmamız. Ama son 1 haftadır bu rakamlar yine eski seviyelerine gelmeye başladı. Tabii ki bizim isteğimiz gerçek acil hastaların gelmesi. Ama burada sorun çok daha gerilere dayanıyor sizin de dediğiniz gibi. İlk önce biz halkımızda aile hekimine ilk başvurma bilincini geliştirmemiz lazım. Biz son nokta olmalıyız. 3. Basamak olarak artık baş edilemeyen daha sıkıntılı hastaların başvurması gereken bir merkez haline gelmeliyiz. Bu da sadece Çorumumuz’un sorunu değil, tüm Türkiye’nin sorunu. Artı bir de acil servis olarak tam donanımlı tek merkez Çorum’da biziz. Onun da bir yükü var doğal olarak. Çünkü bize ilçelerden de hasta geliyor. Yeri geliyor çevre illerden de hasta geliyor. 24 saat çalışan anjio ünitemiz var. 24 saat çalışan ameliyathanemiz var. Düzenli olarak 7/24 çalışan düzenli bir sistem olduğu için ister istemez ilçelerden, diğer illerden hasta yoğunluğumuz da fazla oluyor. Ve yenilikler getirdikçe, doktorlarımızın ve tüm ekibimizin sağlık alanında yaptığı çalışmalar daha da büyüdükçe hasta potansiyelimizin artacağı da bir gerçek. O yüzden ikinci basamak olarak kurulacak bir hastane bizim uzun vadede daha rahat çalışmamızı, daha güzel ameliyatlar yapmamızı, daha ileri vakalara müdahale etmemizi getirecektir ki, biz bunu istiyoruz tabii doğal olarak.

O zaman inşallah gelir diyoruz.

İnşallah.

Yeni merkezlerin açılacağından bahsettiniz. Onkoloji tanı ve tedavi merkezi ne durumda?

Göreve geldiğimiz zaman hastanemizi nasıl büyütebileceğimizi düşündük. Fiziksel olarak değil de nitelik olarak nicelikten ziyade, hangi alanlarda hizmet verebiliriz? Ortak akıl olarak tüm Çorum’un da desteğiyle burada onkoloji tedavi merkezinden ziyade bir tanı merkezi de olması gerektiğini düşündük. Bunun için bakanlık nezdinde girişimlere başladığımız vakit, bizim elimize kocaman bir liste çıktı. Biz bunu yaklaşık temmuz ayında kendimize hedef edindik. Onkoloji Tanı Tedavi merkezinde önemli olan şey cihaz. Çünkü cihaz olmadıktan sonra hekimi bize vermiyorlar. Cihazların da yaklaşık maliyeti eski parayla 10 trilyon civarında. Radyasyon Onkolojisi Merkezi için önemli olan cihaz ve PET/CT’nin maliyeti bu civarlarda. Biz çok fazla inat ettik. Hem Çorum halkından hem siyasilerimizden büyük destek gördük. Sağlık Bakanlığı’ndaki bütün uğraşlarımızın sonucunda Ankara’dan biz bu iki cihazı aldık. Bu iki cihaz şu an bizim hastanemizin uhdesinde. Resmi olarak ta bizim üzerimizde bu cihazlar. Lakin bu cihazları da çalıştırabilmek içinde çok güzel bir fiziksel ortam sağlanması lazım. Onkoloji Tanı Tedavi Merkezi şu anda sadece büyük şehirlerde var. Çorum belki de ilk olacak inşallah bu konuda. Çünkü biz Amasya’nın hastasını istiyoruz. Çankırı’nın hastasını istiyoruz. Yozgat’ta Onkoloji Tanı Tedavi Merkezi yok. Oranın hastasını istiyoruz. Biz çevreye hizmet vermek istiyoruz. Bu tezimizi bakanlığa kabul ettirdik. Sağ olsunlar onlar da bu cihazları bize verdiler. Lakin bakanlığın bizden isteği ‘cihazları biz veriyoruz hocam, inşallah binasını da siz Çorum olarak yaptırırsınız’ dediler. Sağ olsunlar büyüklerimiz, siyasilerimiz, Valimiz, bütün Çorum’un ileri gelenleri bu konuda bize çok büyük destek verdiler. Şu anda proje aşamasındayız ve büyük bir ihtimalle 3-4 aya kadar binayı biz ortaya çıkartacağız. Ve bu cihazlar da o dönemde gelecek. Allah’tan bir şey olmazsa, her şey istediğimiz gibi giderse Mayıs, Haziran ayı gibi onkoloji merkezinde hasta kabulüne başlayabileceğimizi düşünüyorum. Bu ne getirecek derseniz, tabii ki burada kendim de bunu yaşamış bir hekim olarak, bir aile bireyi olarak kanser hastalarının ne tür sıkıntılar çektiğini hepimiz biliyoruz. Ankara’ya, Samsun’a, İstanbul’a gidip orda aylarca hangi şartlarda kaldıklarını, maddi gücü olmayan insanların ne tür sıkıntılar çektiğini biliyoruz. Onkoloji Tanı Tedavi Merkezi Çorum için 1-2 yıllık bir gelecek değil. Belki 20-30 yıllık bir gelecek. Niye derseniz, çevre illerden buraya hasta gelecek. Biz bir kanser hastasının her türlü tanısını, tedavisini ve takibini burada yapabileceğiz. Bu çok güzel bir şey. Sağlığımız açısından çok güzel bir şey. Hastalarımızın mağdur olmaması açısından çok güzel bir şey. Bu desteği verdiği için en başta Sağlık Bakanlığı’na, ilimizin ileri gelenlerine ben tekrar teşekkür etmek istiyorum. Sadece bizim isteğimizle olan bir şey değil bu. Ama çok istedik biz de ekip olarak. Onkoloji Tanı Tedavi Merkezi de bizim bu iyi niyetimizin sonucu olarak bize bir ödül olarak düşünüyorum. İnşaallah destekler devam edecek. Ramazan ayının sonuna kadar da biz bu binayı ortaya çıkarmış olacağız. Ayrı bir bina olarak hastanemizin bahçesine yapacağız. Özellikli bir bina. Radyasyon Onkolojisi olduğu için özellikli inşaat gerektiren bir bina. Bunun bütün çalışmaları destekle çok yoğun bir şekilde devam ediyor.

Hocam yani taşın altına elimizi koyduk diyorsunuz.

Evet.

SORUNSUZ BİR HASTANE İÇİN UĞRAŞIYORUZ

Çünkü hasta açısından baktığımız zaman muazzam bir şey yine yükümlülüğü en az o kadar fazla olan bir şey. Biraz önce dediğiniz gibi Yozgat’tan, Amasya’dan buraya bir hasta akışı olacak. Bu da çeşitli sorunlar da taşıyacaktır. Çok şükür hastanemizin fiziksel şartları uygun aslında. En fazla kaç kişilik odanız var?

250 tane 2 kişilik odamız var. 150 tane tek kişilik odamız var hastanemizde. Toplam 750 yatak kapasitemiz var. Bunun 129’u özellikli. Yoğun bakım ve benzeri odalar, yataklar. Geri kalanı standart odalarımız. Yetiyor mu derseniz son 1 aydır yetmiyor. Biz bu kadar tabii ki hasta olmasın istiyoruz insanlarımızı ama hasta olduğu zaman da biz bunu çözmekle mükellefiz. Sorunlardan kaçmıyoruz. Yeni sorunlar çıkacak, yeni yükümlülükler gelecek diye görevden kaçma gibi bir düşüncemiz yok bizim ekip olarak. Biz daha çoğunu istiyoruz. Daha iyi ne yapabiliriz diye uğraşıyoruz. Bu yolda yürürken ufak tefek sıkıntılarımız oluyor mu oluyor. İşte hasta şikayetlerimiz oluyor. Hastane ile ilgili şikayetlerimiz oluyor. Yalnız şunun da bilinmesini istiyorum; hem sizin, hem halkımızın; 150 dönümlük bir kapalı alanı bu sayıdaki personelle temiz tutmaya çalışmak, o hizmeti aksatmadan yürütmek cidden zor. Bunları da biraz empati yaparak halkımızın düşünmesini istiyorum ben. Biz elimizden geldiğince düzeltmek için çabalıyoruz. Ama sıfır sorunlu bir yer çalıştıracağımı hiçbir zaman iddia etmiyorum. Böyle bir hedefim de yok. Milimalize edilmiş bir sorunla devam eden bir hastane bizim hepimizin isteği. Bunun için de uğraşıyoruz.

SAĞLIK TURİZMİNDE HENÜZ İDDİALI DEĞİLİZ, ÇÜNKÜ…

Deniz aşırı ülkelerden gelen hastalarımız da var. Bir dönem Afrika’daki ülkelerden gelip burada çeşitli ameliyatlar, orda yapılamayan ameliyatların yapıldığı bir dönem vardı. Şu an hala devam ediyor mu bilmiyorum ama bununla ilgili bize bir şey söylemek ister misiniz? Ya da sağlık turizmine nasıl bakıyorsunuz?

Sağlık turizmine tabii ki olumlu bakıyoruz ama Sağlık Bakanlığı olarak, son dönemlerde buna bir düzenleme getirildi. Sağlık Bakanlığımız bünyesinde yurt dışındaki hastalara yönelik bir koordinasyon merkezi kuruldu. Bu koordinasyon merkezine biz de üyeyiz. Yani biz Çorum Hitit Erol Olçok Eğitim ve Araştırma olarak sağlık turizmi belgemiz var. Lakin tabii ki yurt dışından gelen hastaların, konu başka bir yere gidecek ama ulaşımı çok önemli. Yani Ankara’ da uçaktan inen bir hastanın Ankara’daki bir sağlık turizmi hastanesine gitmesi mi çok rahat, Çorum’a gelmesi mi çok rahat? Bu açıdan bu konuda çok iddialı değiliz işin doğrusu. Ama ulaşım arttığı vakit veya belki ilerleyen dakikalarda o konuya geleceğiz; örneğin Diyabetik Ayak Merkezi gibi Türkiye’de üç tane merkezden biri olan ve çalışma kapasitesi açısından en önde olan bir merkezimizin duyulabilirliğinin artması yarın bir gün bu şekilde spesifik hastaları çekmemize yardımcı olur. Ama genel olarak sağlık turizminde iddialı mısınız derseniz değiliz. Bizim esas görevimiz şu an olarak ilimize ve çevre illerimize sağlık hizmetini tam anlamıyla verebilmek.

Yine burada o zaman ulaşımın, havaalanı ve demir yolunun aslında hiç bakmadığımız açıdan da faydasını görüyoruz. Hocam geçtiğimiz dönemde siz buraya gelmeden önce toplu istifalarla gündeme geldi Hitit Üniversitesi. Böyle bir kanı oluştu. Özellikle pediatride çok duydum ben bunu. Şu anki durumumuz nedir?

Mayıs ayından bu yana istifa eden akademisyen sayımız yanlış hatırlamıyorsam 2 veya 3 adet olsa gerek. Bunlar da ailevi nedenlerden dolayı. Tüm ekibimizin yönetim tarzı olarak bizim mantalitemiz şu şekilde; biz hastaneyi efektif çalıştırmakla mükellefiz. Burada biz hasta odaklıyız, hasta yakını odaklı değiliz. Bunu özellikle söylemek istiyorum. Hekim odaklı da değiliz. Bizim amacımız hastaya hizmet. Hastaya hizmet olunca çatı kurallarımız var. Ve buna uyan hekim arkadaşların her zaman için başımızın üstünde yeri var. Başhekim olarak nasıl halkımıza kapım açıksa, tüm hekimlerime de her zaman açık. Biz o iletişimi kurduğumuza inanıyoruz. O yüzden de ben bu konunun eskidiğini, bu konunun gündemde olmaması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü biz önümüze bakıyoruz. Yeni akademisyen hekimlerimizin yetişmesi için uğraşıyoruz. Dışarıdan buranın bir cazibe merkezi olması için uğraşıyoruz. Bunun tam tersi örnek te verebilirim. İstifa edip giden hekimlerimizden şu an geri dönmek isteyen hekimlerimiz de var. Gittiği yerde mutlu olamayıp, istediği ortamı bulamayıp buradaki ortamı özleyen hekimlerimiz var. Bu da bizim için ve benden önce gelen yönetici arkadaşlarım için güzel bir şey. Demek ki çok da yanlış şeyler yapılmamış burada. Burada sadece biz ortamı düzenleyip hekim arkadaşlarımızla bizim çalışma tarzımızı öğreniyorlarsa, bir noktadan sonra kalmak isteyen her zaman başımızın üstünde. İstifa tek taraflı olaydır. İstifa etmek isteyen hekim olduğu vakit te biz çok zorlamıyoruz. Ama bu sayı çok düşük. Bir elin parmakları kadar bile yok ve bu konunun ben eskidiğini düşünüyorum. Çok aktif değil bizim için.

Hocam videoda da dinlediğiniz üzere otoparkla ilgili bir sıkıntıdan bahsediliyor.

Evet.

HERKES HASTANENİN ÖNÜNE PARK ETMEK İSTİYOR

Çok katlı otoparkın kullanılmaması gibi bir durum mu söz konusu? Kullanılmamasının nedenleri neler? Kullanılması için bir öneriniz var mı?

Bizim hastanemizde bulundurmamız gereken otopark alan sayısı  bin 276. Benim şu an mevcut bin 355 araçlık otoparkım var. Ayrıca belediyemizin de yoğun destekleri ile hastanemizin etrafında da hem stad çevresinde olsun hem de polikliniklerin önündeki yolun karşısında olsun, hem de arka tarafta Kredi Yurtlar Kurumun arka taraftaki boş alanda  bizim otopark alanlarımız fazlasıyla var. Büyük şehirlerde de herhangi bir hastaneye giden, devlet hastanesine giden vatandaşlarımız şunu iyi bilir ki, otopark sorunu esas oralarda problem. Bizim en büyük derdimiz şu; biz hastaneye en yakın yere park etmek istiyoruz. Öyle olunca benim otopark sorununu gidermem imkânsız. Hastanenin dört bir tarafını otopark yapsak yine bu sorun çözülmeyecek. Çünkü o yol kenarlarına park eden, oraları daraltan yine bizim halkımız. Başka kimseler gelip oralara park etmiyorlar. 4 katlıya geldiğimiz vakit;  asansörlü, ücretsiz, ışıklı gayet nezih. Belki büyük şehirde olsa çok güzel reklam yapılabilecek bir yer. Ama işte bu istekten dolayı, yani ‘ben yakın yere park edeyim’ isteğinden dolayı oranın 4. katı genelde boş. Yönlendirmelerle biz son bir aydır arttırdık. Bizim asıl yoğunluğumuz 08.30’da başlıyor, saat 10.00-11.00’e kadar devam ediyor. O saatler için bir güvenlik görevlimiz orada sürekli yönlendirme yapıyor. Yine uzun süreli parkları engellemeye çalışıyoruz. Biz geldikten 1-2 ay sonra böyle bir çalışma yaptık. Yaklaşık 15-20 aracın orada aylardır park ettiğini gördük. Bunlar oranın boş ve ücretsiz olduğunu biliyorlar. Mesela şehir dışına gidecek, yurt dışına gidecek. Park edip gidiyor. O konularda gerekli önlemlerimizi aldık. Gerekli düzeltmeleri yaptık. Yakın zamanda bunun için artı bir çözüm olarak yatan hasta tarafında ufak bir yaya kapısı açarak o yolun karşı tarafındaki otoparkı da aktif olarak değerlendireceğiz. Hasta yakınlarımızı da o tarafa yönlendireceğiz. Ama şunu da kabul etmemiz gerekir; yatan hasta hastane kapısının önünde bırakılsın, polikliniğin önünde bırakılsın. Onlarda hiçbir problem yok. Ama bırakıldıktan sonra 100-200 metre ileriye başka bir alana park edebilmeliyiz. Yani bu da biz de gelişmek zorunda. Öbür türlü imkânsız ben bu sorunu çözmem. Çünkü herkes yakına park etmek istiyor. Ama doluyor orası. Öyle olduğu vakit sanki bir sorun var gibi gözüküyor. Oysa yukarıdan bir fotoğraf çekseniz hastanenin etrafı çok yoğun ama 100-200 metre etrafındaki otoparklar bomboş. Çamur sıkıntısı vardı. Orayı giderdik. Belediyemiz sağ olsun arka tarafa 200-250 araçlık çok güzel otopark yaptı. Onun yan tarafını da boş bıraktık ki Onkoloji Merkezi yapalım diye. Görsellerde de halkımız görecek. Onkoloji Tanı Tedavi Merkezi oraya çok güzel yerleşecek. Oranın önünde de ufak bir otopark yapacağız. Ama kesin olarak çözmemiz için biraz daha bu konuda duyarlı olmamız gerekiyor diye düşünüyorum.

Evet. Hocam hastaların moral ve motivasyonuyla ilgili de etkinlikleriniz var mı?

Belli bir kesimde buna izin veriyoruz biz. Hastanemiz çok büyük. Bir tarafta kanser hastası yatabiliyor. Öbür tarafta üç gün sonra taburcu olabilecek basit bir doğum hastası yatabiliyor. O yüzden bizim burada yaptığımız etkinliklerde belli bir dengeyi gözetmekle mükellefiz. Zaten geldiğimizden beri yapıyoruz bazı şeyleri ama her şeyi de belki basına vermiyoruz ya da bildirmiyoruz. Düzenli olarak hasta ve hasta yakınlarımızla dertleşme toplantıları yapıyoruz. Çoğu zaman ben katılıyorum, yardımcılarımız katılıyor. Büyük bir toplantı odamız var. İsteyen, şikâyeti olan veya güzel bir söz söylemek isteyen, söyleyecek sözü olan herkesi çağırıyoruz. Onları dinliyoruz. Orada bir sürü de sorun çıkarıyoruz. Yani bizim göremediğimiz, bize gelmeyen. Çünkü takdir ederseniz ki bu kadar personelin olduğu, bu kadar farklı insanların yattığı,  çıktığı, poliklinik hizmeti aldığı bir hastanede her şeyi bizim görmeniz veya il müdürümüzden, müdür yardımcımızdan bir sorunumuzu öğrenmemiz mümkün değil. Direk hasta, hasta yakını kontağına çok önem veriyoruz. Düzenli olarak servis gezilerimiz her zaman var. Serviste hasta, hasta yakınlarımızla sohbet ediyoruz. Çok özellikli bir palyatif servisimiz var mesela. Orada uzun yatışlar çok oluyor.  2 ay gibi, 3 ay gibi, 4 ay gibi. Orada biz palyatif günü kutladık yakın zamanda. Ama bir taraftan da diğer hastalarımızı rahatsız etmeden.

MÜLTECİLERLE İLGİLİ SORUN YOK

Son bir soru sormak istiyorum. Yine toplum nezdinde bir anlayış var; Çorum’a gelen sığınmacılar, mülteciler bize çeşitli hastalıklar getiriyor şeklinde. Böyle bir şeyin gerçekliği var mı? Yoksa bir söylentiden mi ibaret?

Takdir edersiniz ki coğrafî farklılıklara göre hastalıklar değişebilir. Anadolu’da gözüken bir hastalık yoğunluğu Karadeniz’de, Akdeniz’de farklı olabilir. Veya Güneydoğuda, Suriye’de farklı olabilir. Mülteci kardeşlerimizde tabii ki farklı hastalıklar olabilir ve bizde sıkıntı çıkartabilir. Ama bizim görevimiz de orda devreye girer. Belki biz de farklı hastalıklarımızı onlara veriyoruz. O yüzden bizim buradaki görevimiz şudur insani olarak; biz her hastayı aynı değerlendiririz. Tabii ki farklı hastalıklarda bir artış varsa bunu bildirmekle mükellefiz ve bunun için de gerekli girişimleri her zaman yaparız. Bunda herhangi bir saklama, gizleme söz konusu olamaz. Bu bizim hem kanunî, hem insanî görevimizdir. Ama ben halkımı temin ederim ki, bu konuda herhangi bir şekilde aşırı derecede, bir salgın yapacak, ciddi bir sağlık problemi yapacak derecede bir sağlık problemi yok.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.