İMVAK’ın aylık konferanslarının konuğu Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Kelam ABD Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yunus Öztürk oldu. Doç. Dr. Yunus Öztürk, cuma günü akşamı İMVAK Konferans Salonu’nda “Hz. Muhammed’in (sav.) Hissi Mucizesi Yok muydu?” başlıklı konferans verdi.
Konferansa İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmail Bulut, İl Müftü Yardımcısı Fatih Kaya başta olmak üzere birçok akademisyen, öğrenci, öğretmen ile akademik etkinliklere ilgi duyan vatandaşlar katıldı.
İMVAK mütevelli heyeti adına selamlama konuşması yapan Emekli Öğretim Görevlisi Ali Ilıca, konferansların ilgi ile takip edildiğini, yerel basının bu etkinliklere büyük ilgi gösterdiğini söyledi. Yerel basın çalışanlarına ve etkinlikleri takip eden katılımcılara teşekkür etti.
Daha sonra Doç. Dr. Öztürk sunumuna başladı. Öztürk; Hz. Muhammed’e hissi mucize verildiğine dair kanaatin İslam geleneğinin ortak bir düşüncesi olduğuna, ancak son iki asırlık süreçte Hz. Muhammed’e hissi mucizenin verilmediğine yönelik yeni bir anlayışın ortaya çıktığına dikkat çekti. Yeni anlayışın kendisini Kur’an’ın hakemliği veya Kur’an’a arz gibi söylemlere dayandırdığını belirten Öztürk, bu tarz bir söylemin Hadisler ile İslam geleneğine yönelik menfi tavra ve hadislerin ve İslam geleneğinin Kur’an’a karşıt bir inancı Müslümanlara öğrettiği gibi bir düşünceye yol açtığına vurgu yaptı.
Öztürk, bu yeni inanca sahip bazı isimlerden bahsettikten sonra, bu inancın Kur’ân’a arz yöntemini kullanarak Hz. Muhammed’e hissi mucize verilmediğine dair kanaatin delil olarak öne sürdüğü ayetleri ve bunların Kur’ân’ın iç bütünlüğü içinde nasıl anlaşılabileceği üzerinde durdu. Bu noktada müşriklerin Hz. Peygamber’den (sav.) mucize talep ettiğini aktaran ayetlerin genel değil özel (husûsî) olarak değerlendirilmesi gerektiğine, yani özel bir müşrik grubun özel bir talebine karşı olumsuz cevap verildiğinin düşünülmesi gerektiğine dikkat çekti. Doç. Dr. Öztürk, Hz. Muhammed’e hissi mucize verildiğine delalet ettiğini düşündüğü ayetlerden çok sayıda örnekler sundu. Bu noktada müşriklerin Hz. Peygamber’e yönelttikleri sihirbaz ve sihir iddialarına yoğunlaşan Öztürk, bu ithamın bir kısmının müşriklerin gözleriyle gördüğü durumlara işaret ettiğine vurgu yaparak, bu durumun önceki Peygamberler’e yöneltilen sihir ve sihirbazlık ithamlarının ortak bir karakter arz ettiğine temas etti.
Farklı bir yaklaşım ile de konuyu değerlendirmenin mümkün olduğunu ifade eden Öztürk, İslam geleneğinde ortaya çıkan farklı mezheplerin bu konudaki ortak tavrının da bir delil olabileceğini, aralarında birçok farklılık olan Harîcî, Şiî, Mu’tezilî, Ehl-i Sünnet mezheplerinin Hz. Muhammed’e hissi mucize verildiği konusunda ihtilaf etmemiş olmalarının kayda değer olduğunu anlattı ve bu yöntemi ihtilaftan rahmet türetmek şeklinde isimlendirirdi. Bu mezheplerin doğal sistemleri içinde birbirleri ile birçok ihtilaf yaşadıkları ve yer yer birbirlerine karşı sert bir üslup taşıdıkları için bir araya gelip anlaşmalarının mümkün olmadığı; dolayısıyla Hz. Muhammed’e hissi mucize verildiğine dair inançlarının oluşmasında “müslümanların uydurulmuş din” gibi bir vehme kapılmaları için herhangi bir neden bulunmadığı üzerinde durdu.
Öztürk’ün sunumunun ardından dinleyiciler tarafından katkı ve yorumlar yapıldı. Soru ve cevaplarla oldukça akademik düzeyde tartışmalı geçen toplantıdan dinleyenler büyük bir keyif aldı.
Emekli Öğretim Görevlisi Ali Ilıca, İMVAK mütevelli heyeti adına, Doç. Dr. Yunus Öztürk’e teşekkür etti.
Bir sonraki proğramda deizm konusunun anlatılacağını, Çorumluların bu etkinliklere katılımlarını önemsediklerini ve beklediklerini söyledi.
Konferansta olanlara bakınca konferansın ne kadar ilgi gördüğünü görüyoruz. Müslümanlar aynı orta çağda papazların meleklerin cinsiyeti hakkında tartıştıkları gibi, bizim din adamlarına boş şeylerle uğraşıyor. Eğer imvak gerçek görevini yapmak istiyorsa hak, hukuk, adalet, liyakat, yolsuzluk hakkında din ne söylüyor. Bu konularda yoğunlaşıp halkı aydınlatsın.
Anlamakta çok zorluk çekiyorum; akedemik dünyanının sorunları ile Müslüman halkın sorunları çoğu zaman neden uyuşmuyor? Az çok araştırırım da...Lakin hiçbir zaman bu konu aklıma gelmedi. Zannediyorum çok kişi için de böyle. Yâni diyorum ki; akademik Islamı dünya sanki kendi kozası içinde yaşıyor gibi duruyor.
Maalesef Türkiyedeki din kurumları başını kuma gömmüş deve kuşuna benziyor. Bu sebepten dolayında gençler dinden soğuyor. Dindarım diyenlerde ise farklı bir din anlayışı var.
Tarafsız ismiyle yazana arkadaş ağzınıza sağlık. Adı büyük sivil toplum kuruluşları yaptıkları etkinliklere bakıldığında insan üzülüyor. Sanki sadece gazetede haber olalım etkinliği gibi. Öncelik insanlara topluma faydalı olalım olması gerekir. İnşAllah....
İnsanlar toplanmış akademik bir konu konuşuyor. Burada yazmak kolaycılık ve sorularınızın cevabını verecek kimse de yok.Diyeceğim o ki canlar keşke o toplantı yerine sizde gitseydiniz oradakilere arkadaş siz ne konuşuyorsunuz insanların başka sorunlarıda var diye sorsaydınız birileri herhalde cevap verir merakınız gitmiş olurdu. İnsanlar dedikodu yapmıyor, okey oynamıyor,parti proğramı değilki kalabalık olsunlar,ilim konuşuyoruz diyorlar şehrimizde bir toplantı olmuş gazetelerde haber yapmış.Demem o ki canlar bir daha sizde gidin burada boşa değil orada bu soruları muhatabınıza söyleyin. Konuşmak güzeldir, bilgi güçtür, oradaki hocalara en iyi bildiğiniz bir konuda on cümle kurun bakalım, onların bilgisini, vatan sevgisini, toplum sorunlarına duyarlı olup olmadıklarını görün derim. Yoksa burada herkes herşeyi yazar, isimde vermez bu etik değil diye düşünüyorum canlarım.
Hüseyin arkadaş biz o grupların içinden gelen kişileriz. Dolayısıyla onların neye cevap verip vermeyeceğini biliriz. Ben pek çok ilahıyatçıya sorduğum soruların hiç birinin cevabını alamadım. Ondan dolayı burada eleştiren arkadaşlar çok haklı. Tecrübe ile sabittir. Biz de eleştiriyoruzki güncel konuları konuşsunlar ve topluma örnek olsunlar
Her gün 50, 60 masumun öldürüldüğü bir dünyada başka gündemlerimiz olsa da Gazze’ye bir başlık açmadan sonlandırılan böylesi toplantılar en hafif tabirle duyarsızlıktır.