Özgür-Der Çorum Şubesi 2022-2023 programları kapsamında bu hafta ‘Musibetler Karşısında Müminin Tavrı’ başlığı ile seminer düzenledi. Seminere konuşmacı olarak Gazeteci Kenan Alpay katıldı.

Yaşanan büyük depremin ardından kayıplar ve yıkıma dikkat çekerek sözlerine başlayan Kenan Alpay, Müslümanlar olarak öncelikle yaşanan musibetler karşısında sabretk gerektiğini belirterek, depremin insanların acziyetini ve Allah’ın yardımına ve lütfuna ne kadar ihtiyacı olduğu bir kez daha gösterdiğine belirtti.

Alpay, depremin ardından bir taraf acıları teselli etme ve Allah’ın rahmetine sığınarak, umut aşılama çabası içindeyken, diğer kesimin inkârı, umutsuzluğu ve isyanı yaymaya çalıştığına dikkat çekerek şöyle dedi:

‘HAYATI YARATAN ALLAH ÖLÜMÜ DE YARATMIŞTIR’

Depremi de fırsata çevirmeye çalışan laik, Kemalist ve seküler kesimler her fırsatta İslami camiaya saldırmayı devam ettiler, deprem üzerinden kader tartışıldı, Allah’ın adaleti tartışıldı, sabır, tevekkül tartışıldı, İslami camia tartışıldı.

İnsan iradesini sıfırlayan, gayret ve tedbiri yok sayan bir tevekkül anlayışı söz konusu olamaz. Elbette imar planlarını, kazanılan rantı ve haksız kazancı sorgulamalıyız, ancak; bu bağlamda olayın hikmetini de kaçırmamız gerek, ne tedbir alırsak alalım ölümün bize çok yakın olduğunu ve bizi bulacağını aklımızdan çıkarmamalıyız. Hatayı yaratan Allah, ölümü de yaratmıştır.

‘ÖNEMLİ OLAN İNSANLARIN VE TOPLUMUN İMARIDIR’

Müminlerin sade bir hayat anlayışı ile adalet ve merhameti yayma  gayreti içinde olması gerekiyor. Ancak;  aşırılık ve dünyevileşme, sahtecilik, usulsüzlük, tamahkârlık toplumu ciddi şekilde tehdit ediyor. Bu anlamda deprem sadece tabii afet değil, aynı zamanda toplumsal ahlaki çöküntülerin sonucu da olabileceğini göz ardı etmemek gerek. Şehirler yeniden imar edilir ama asıl önemli olan insanların ve toplumun imarıdır.

Çok büyük bir alanı etkileyen depremin ardında aksaklıkların, gecikmelerin yaşanması ardından birileri devletin varlığını sorgularken, diğerleriyse devlet her yerde anlayışına sahip. Bu iki yaklaşım doğru değil. Devleti yok sayıp aciz olduğunu söylemek ne kadar yanlışsa, devleti kutsayıp hiçbir kusuru yok demek de o kadar yanlıştır. Yaşanan aksaklıklar, gösterilen zafiyetler sorgulanmalı gerekli tedbirler alınmalı.

‘BİR KESİM SOSYAL MEDYAYI SİLAH GİBİ KULLANDI’

İslami dernek ve vakıfların sahada gösterdikleri gayret ve üstünlüğü görmek bizlere umudumuzu tekrar diriltti. İslami kimliğe sahip camialarımızın lokomotif gücüne bir kez daha şahitlik ettik. Depremin ardından Somali’den, Özbekistan’a, Arabistan’dan, Afganistan’a kadar tüm İslam ülkeleri seferber oldular ve ciddi yardım geldi. Yine hakeza Yunanistan, Ermanistan’ın yardıma geldiğini gördük. Demek ki felaketler İslami ve insani açıdan birçok hayrın kapısını arayabilir.

‘MÜSLÜMANLARI YOK SAYMAYA DEVAM ETTİLER’

Bazı kesimler ne yaparlarsa yapsınlar Müslümanları yok saymaya devam ettiler, medyada gereğince yer vermediler. Sosyal medyayı bir silah gibi kullanan tipler dezenformasyon peşinde oldular. Suriyeli ve Afganlı muhacirleri hedefe koydular. Olumsuz örnekliklerin tamamını muhacirlere mal etmek büyük bir vebaldir. Oysa enkazın altından sadece Türkler, Kürtler, Araplar kalmadı toplumu oluşturan tüm kesim depremden etkilendi.

Rabbim ümmet olarak dayanışmamızı artırsın, bir daha bizlere böyle musibetler yaşatmasın, bizlere de bu durumdan ders almayı nasip eylesin.”

Program soru, cevap ve katkıların ardından sona erdi.