‘Müslüman coğrafyası kan ağlıyor’

Çin’in Doğu Türkistan’da Müslümanlara yönelik uyguladığı zulüm, işkence ve katliamları devam ediyor.

02 Temmuz 2015 Perşembe 01:52
  ‘Müslüman coğrafyası kan ağlıyor’


Çin’in Doğu Türkistan’da Müslümanlara yönelik 
uyguladığı zulüm, işkence ve katliamları devam ediyor. Müslüman coğrafyasında devam eden zulümlere dikkat çekmek ve farkındalık oluşturmak için Anadolu Gençlik Derneği Çorum Şubesi’nce teravih namazı sonrası Ulu Camii’de gıyabi cenaze namazı kılındı. Namaz sonrası AGD Şube Başkanı Bekir Uyanık Hürriyet Meydanı’nda basın açıklaması yaptı.


‘Baskı ve zulümler artarak devam ediyor’


66 yıldır Çin Yönetimi işgali altındaki Doğu Türkistan’da Müslümanlara yönelik baskı ve zulümlerin devam ettiğini hatırlatan Uyanık, Hazreti İsa Aleyhisselam’dan yaklaşık altı yüz yıl sonra insanlığın yeniden vahiyle buluştuğu bir ay olan mübarek Ramazan günlerinde işgalci Çin yönetiminin Müslümanlara yönelik baskıcı uygulamaları işkence ve öldürmeye kadar vardığını söyledi.


‘Özellikle Ramazan Ayı’


Çin yönetiminin Müslümanlara yönelik baskı ve tahakkümünü artırmasında özellikle Ramazan ayını seçmesi Müslüman halkı provoke etmeye yönelik bir strateji olduğunu belirten Uyanık, “Provokasyonların amacı Doğu Türkistan’ın Müslüman halkını kışkırtıp uluslararası kamuoyuna haksız gösterme çabasıdır. Oysa gerçekte olan İşgalci Çin polisinin “dur” ihtarı bile vermeden Müslümanları vurup öldürmesidir. Geçtiğimiz hafta içerisinde sadece ve sadece oruç tuttukları için yüze yakın kardeşimiz şehit edilmiştir. Yaşanan arbedelerde tartaklanan ve yaralanan kardeşlerimizin sayısı belli değildir.” dedi.


‘Oruç, namaz yasak’


Çin’in, Müslüman devlet memurlarının, öğretmenlerin, öğrencilerin ve işçilerin oruç tutmasına müsaade etmediği gibi namaz kılmalarına da müsaade etmediğini ifade eden Uyanık konuşmasına şu şekilde devam etti;


‘İnsan hak ve özelliklerinden çok uzak’


“Kişilerin evlerinde bulunduracağı Kur’an-ı Kerim ve seccade sayısına kadar müdahale edebilme hakkını kendinde gören bir yönetimin insan hak ve özgürlüklerinin ne kadar uzağında olduğu aşikardır.


‘Çin, firavunlaştı’


Oruç tutmayı, namaz kılmayı yasaklamak bizim anlayışımıza göre firavunlaşmaktır.  Çin Yönetimi aynı zamanda Müslümanların etnik kimliğine yönelik asimilasyon politikaları yürütmektedir.  Bunun adı faşizanlıktır.


‘Müslümanlara zorla alkol içiriliyor’


Müslümanlara ait lokanta ve benzeri yerlerin Ramazan’da gün boyunca açık olmasını ve her birinde alkol satışı yapılmasını istemek de yine inanç hürriyetine aykırı bir uygumladır.


Müslümanlara zorla alkol içirmenin zorbalıktan başka bir izahı yoktur.


‘Yaşanan vahşet dünya kamuoyu ile tarafsız paylaşılmalı’


Doğu Türkistan’da olup bitenlerin dünya kamuoyu ile paylaşılmasına imkân verecek tarafsız gazetecilerin ve gözlemcilerin bölgeye gitmesi sağlanılmalıdır.


İşgalci Çin Yönetiminin bu uygulamalarına karşı İslam Ülkeleri,   uluslararası insan hakları platformları ve Türkiye teyakkuz halinde olmalıdır.


Müslüman öğretmenlerin, öğrencilerin, memurların ve işçilerin din ve vicdan hürriyetine yönelik baskıların kaldırılması için Çin Yönetimi uyarılmalıdır.


‘Mutfak aletlerine kadar karışıyorlar’


Müslümanlara ait işyerlerinin ve evlerin 7/24 gözetim altında tutulması evdeki kitapların ve mutfak aletlerine kadar müdahalelerin olmasına son verilmelidir.


Aynı şekilde tesettür yasağına son verilmelidir.


Öte yandan Müslümanlara yönelik zulüm ve baskılar sadece Doğu Türkistan’da değildir.  Arakan’dan Orta Afrika Cumhuriyeti’ne İslam coğrafyasında şiddet ve terör olayları devam etmektedir.


‘Türkiye bataklığa çekilmek isteniyor’


Türkiye, Suriye’de bir bataklığın içine çekilmek istenmektedir.  Türkiye, Irak ve Suriye politikasında bir tuzağın içine düşmüştür. İzlenen politikalar başta İsrail olmak üzere emperyalizmin ekmeğine yağ sürmüştür.


Irkçılık ve mezhepçilik yapılarak bir yol alınamayacağı ortadadır. Türkiye bölgede huzur ve barış istiyorsa mutlaka ama mutlaka İran, Irak, Suriye ve Mısır ile birlikte ABD, AB ve İsrail güdümünden uzak politikalar üretmek zorundadır.


Kuklalara karşı hamasete dayalı söylemler geliştirip kuklacılara teslim olunarak gidilen yolda duvara toslamak kaçınılmazdır.


‘Akan kan dursun’


Biz bu coğrafyada Türk, Kürt, Arap ve Fars’ı ile birlikte barış içerisinde yaşamak istiyoruz.

Biz bu coğrafyada Müslüman ya da değil kimsenin saçının teline zarar gelmesini istemiyoruz.

Biz bu coğrafyada insanların hak ve hukukları gözetilmesi, kimseye ikinci sınıf muamele yapılmasın istiyoruz.

İşte bütün bunların yolu öncelikle ABD ile stratejik ortaklıktan vazgeçmektir. Avrupa Birliği’nin peşine takılmaktan vazgeçmektir.  İsrail ile birlikte hareket etmekten vazgeçmektir.

İşte bütün bunların yolu şahsiyetli ve onurlu bir dış politikadır.

İşte bütün bunların yolu adil bir düzen ve yeni bir dünya için gayret etmektir.”



Son Güncelleme: 02.07.2015 02:01
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.