Asılacak adamsın Tayyip Erdoğan !...

Hakimiyet ve Habercim19 Yazarı Av. Ömer Kılıç, 7 Haziran seçimlerinde son dönemece girerken...

03 Haziran 2015 Çarşamba 18:27
 Asılacak adamsın Tayyip Erdoğan !...

Hakimiyet ve Habercim19 Yazarı Av. Ömer Kılıç, 7 Haziran seçimlerinde son dönemece girerken Türkiye ve Müslüman Coğrafya’nın geleceğine dair önemli tespitlerde bulundu.

Kılıç, yazısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti’ye muhalefet değil, top yekun bir  hasımlık politikası güdüldüğünün altını çizerek, aynı zamanlama ile Amerika ve Batı ülkelerinin de yerli işbirlikçilerle aynı paralelde hareket ederek Erdoğan ve Türkiye’yi durdurmak için harekete geçtiklerini aktardı.

Erdoğan ve iktidar partisi ile sözde siyasi yarış içinde olduğunu iddia eden partilerin Amerika ve Batı’nın Türkiye’ye yönelik direnç ve ayak oyunlarına karşı sessiz kalmayı tercih etmelerini son derece manidar bulduğunu belirten Kılıç, olup biten gelişmeleri, “Milliyetçisi de, ulusalcısı da, en liberali de bir siyasi rakipten çok düşman gibi gördükleri AK Parti’ye dışarıdan bir çelme takılsa da yere kapaklansa çok memnun olacaklar. Elin Almanı, Amerikalısı bizim iç siyasetimizle niye bu kadar ilgileniyor diye sormak milliyetçinin de, en hızlı Amerikan düşmanı solcunun da, BOP’la kafayı bozmuş eski İslamcının da aklına gelmiyor. Ya da aklına geliyor da, işine gelmiyor kim bilir.” sözleriyle ifade ediyor.

İktidara muhalefet etmek, icraatlarını kıyasıya eleştirmenin muhalefet partilerinin en doğal hakkı olduğuna işaret eden Kılıç, yazısının gelişme bölümünde bilhassa Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı yapılan ‘toplumu ayrıştırdığı, kamplara böldüğü, Türkiye’yi bir felakete götürdüğü’ şeklindeki suçlamaların içeridekilerle birlikte dışarıdan da sıkça duyulmasının altında yatan gerçekleri milletin engin ferasetine sunuyor.

Yerli işbirlikçilerle küresel güçlerin Erdoğan’la ilgili suçlamalarının kocaman bir yalan olduğuna dikkat çeken Kılıç, “Yine çok iyi biliyoruz ki dış politikada küresel baronlara kafa tutarak yüzyıl önce terk etmek zorunda kaldığı Balkanlar’a, Ortadoğu’ya ve Kafkaslar’a geri dönmesi, memur maaşlarını ödemekte zorlanan batık bir ekonomiyi düzelterek kapitalist sistemin çağdaş Duyunu Umumiyyesi İMF’yi kapının önüne koyması, dünya mazlumlarına yardım elini uzatırken o elin tersiyle de İsrail’e van minut şamarı patlatması, savunma sanayinde kendine yeterli hale gelebilecek adımlar atması ve en önemlisi de yüz yıl önce vurulan zincirleri tümüyle kopartıp atmak için 2023’ü hedef göstermesi, bunların bir tanesi bile küresel emperyalizmin affedebileceği suçlar değil. Hele her uluslararası toplantıda “dünya beşten büyüktür” diye haykırarak yeni bir dünya düzeni için kışkırtıcılık yapması ise asla göz yumulacak cürüm değil. Evet, onun için Erdoğan’ın yani Türkiye’nin durdurulması gerekiyordu, hem de çok acil.” Değerlendirmesinde bulunuyor.

Kılıç yazısının sonuç bölümünde, “7 Haziran’da sandığa giderken başta, on yıl önce sadece üniversitelerde serbest bırakılmasına fit olacağımız başörtüsünün tüm okullarda ve kamuda serbest bırakılması olmak üzere, İmam Hatiplerin yeniden açılması, katsayı engelinin kaldırılması, tüm okullara seçmeli Kuran-ı Kerim ve Siyer, Osmanlıca derslerinin getirilmesi, Milli Güvenlik derslerinin ve kemalizmin amentüsü olan “andımızın”  kaldırılması, evet bunların bir tanesinin bile bu zihniyetin nazarında on tane darbeye yeter gerekçe olabileceği akıldan çıkarılmamalı.” ifadelerine yer veriylor.

İşte Ömer Kılıç’ın o yazısı

7 HAZİRAN’DA GELDİĞİMİZ YERİ UNUTMADAN

Bir tarafta AK Parti’nin, diğer tarafta ise ona hasım (evet muhalif değil hasım) tüm güçlerin yer aldığı seçim mücadelesini, sadece siyasi partiler arasındaki bir iktidar yarışı gibi görmek, çok daha derinlerde yaşanan savaşı anlamamak demektir. Esasen meselenin bu kadar basit olmadığını, her gün dış basında çıkan Erdoğan’ı ve onun şahsında Türkiye’yi durdurmaları için dünyayı harekete geçmeye çağıran yazılar açıkça göstermektedir ki bunun son örneği geçen hafta Amerikan Newyork Times gazetesinde çıkan yazı oldu.

İktidar partisi ile sözde siyasi yarış içinde olduğunu iddia eden partilerden bir tanesinden bile “bunlar bizim iç işlerimiz, kendi işinize bakın” anlamına gelecek en küçük bir açıklama yapılmaması manidar değil midir?  Milliyetçisi de, ulusalcısı da, en liberali de bir siyasi rakipten çok düşman gibi gördükleri Ak Parti’ye dışarıdan bir çelme takılsa da yere kapaklansa çok memnun olacaklar. Elin Almanı, Amerikalısı bizim iç siyasetimizle niye bu kadar ilgileniyor diye sormak milliyetçinin de, en hızlı Amerikan düşmanı solcunun da, BOP’la kafayı bozmuş eski İslamcının da aklına gelmiyor. Ya da aklına geliyor da, işine gelmiyor kim bilir.

İktidara muhalefet etmek, icraatlarını kıyasıya eleştirmek, muhalefet partilerinin en doğal hakkıdır, hatta haktan öte varlık nedenleridir. Bunun için neden her şeyi eleştiriyorlar diye sorma hakkımız yok elbette. Ancak bir ülkenin iç muhalefeti ile dış güçler birçok konuda aynı şeyi söylüyorlarsa, Tayyip Erdoğan’ın toplumu ayrıştırdığı, kamplara böldüğü, Türkiye’yi bir felakete götürdüğünü içeridekilerle birlikte dışarıdan da sıkça duyuyorsak  “ne oluyoruz yahu” diye sormak durumundayız.

Bunun kocaman bir yalan olduğunu, dertlerinin kesinlikle Türkiye’nin birliği, dirliği olmadığını, tüm karın ağrılarının AK Parti’nin yol, su, elektrik hizmetleri gibi bir nevi belediyecilik yapmakla yetinmeyip, devlet iktidarına el uzattığı 2009’lardan sonra başladığını adımız gibi biliyoruz. Yine çok iyi biliyoruz ki dış politikada küresel baronlara kafa tutarak yüzyıl önce terk etmek zorunda kaldığı Balkanlara, Ortadoğu’ya ve Kafkaslara geri dönmesi, memur maaşlarını ödemekte zorlanan batık bir ekonomiyi düzelterek kapitalist sistemin çağdaş Duyunu Umumiyyesi İMF’yi kapının önüne koyması, dünya mazlumlarına yardım elini uzatırken o elin tersiyle de İsrail’e van minut şamarı patlatması, savunma sanayinde kendine yeterli hale gelebilecek adımlar atması ve en önemlisi de yüz yıl önce vurulan zincirleri tümüyle kopartıp atmak için 2023’ü hedef göstermesi, bunların bir tanesi bile küresel emperyalizmin affedebileceği suçlar değil. Hele her uluslararası toplantıda “dünya beşten büyüktür” diye haykırarak yeni bir dünya düzeni için kışkırtıcılık yapması ise asla göz yumulacak cürüm değil. Evet, onun için Erdoğan’ın yani Türkiye’nin durdurulması gerekiyordu, hem de çok acil.

Gezi olayları bu amaç için en ciddi kalkışmaydı. Gafil yakaladıkları hükümeti yıkamadılarsa da salladılar, bunu biliyorlar. O günden sonra cesaretleri arttı ve bu heveslerinden hiç vazgeçmediler. O gün ikna edemedikleri Öcalan’ı devre dışı bırakarak, çözüm sürecini en başından beri bölgesel hâkimiyetleri için kullanan PKK-HDP ile birlikte şimdi bir altın fırsat yakalamış olduklarını düşünüyor ve Ak Parti ile herhangi bir nedenden dolayı yollarını ayırmış tüm kesimleri bir araya getirmeye çalışıyorlar ki, bu konuda başarılı olduklarına kuşku yok. HDP, o gün bugündür gezi olaylarına destek vermediği için dizlerini dövüyor, günah üstüne günah çıkartıyor.

Alman gizli servisi BND’nin güdümünde, büyük çoğunluğu Almanya’da olmak üzere yurt dışında yaşayanlar, PKK’lılar, içerideki eski tüfek marksisit leninist, ateistler, kinlerini din haline getirmiş paralel yapı, ABD’nin bile vazgeçtiği BOP’a kafayı takmış Saadetçi kardeşler ve onun kuyruğuna takılmış bir başka tabela partisi, dahası birçok irili ufaklı grup. Alayı ne kopartsak kâr mantığıyla hareket ediyorlar. Normal şartlarda birbirlerinin yüzüne bakmayacak bu adamları aynı cephede birleştiren üst akıl, çok iyi biliyor ki AK Parti’den kopartılacak her oy sadece Türkiye’nin değil, birinci dünya savaşı sonrası galiplerin dizayn ettiği Osmanlı coğrafyasındaki statükonun ömrüne ömür katacaktır.

On üç yıldır iktidarda olmasına rağmen AK Parti esasen tek muhalif partidir. Devlet iktidarına ve küresel zulüm iktidarına karşı çıkarak hem Türkiye halkının hem de dünya mazlumlarının desteğini arkasında tutması bu muhalif tutumundan dolayıdır. Yine bundan dolayıdır ki, AK Parti statükocu, Erdoğan da diktatör olarak gösterilmeye çalışılıyor.

Küresel zulüm iktidarına arkasını dayayan çakma muhalefet, yerel iktidara savaş ilan ederek muhaliflik, devrimcilik cakası satıyor. Sevsinler sizin muhalifliğinizi de, devrimciliğinizi de. Başınıza en küçük bir iş gelse CNN’den BBC’ye, Newyork Times’ten Economist’ine kadar bilumum görsel ve yazılı küresel medya teröristi harekete geçecek, bunu bilmenin rahatlığı içindesiniz. Suriye’de, Irak’ta, Gazze’de, Mısır’da, Türkistan’da, Arakan’da katledilen mazlumlar için kılını kıpırdatmayan, darbecilerin, diktatörlerin akıttıkları kanı görmeyen, hatta karartma uygulayarak görülmesini engelleyen kapitalist emperyalizmin tüm yayın organları sizin için dünyayı ayağa kaldıracak. Mısır’da aynı oy oranı ile seçilen Mursi’yi idamla yargılayan da sizin Mısırlı şerikleriniz. Türkiye’de niçin olmasın ki diye düşünmekte haksız sayılmazsınız. O yüzden Erdoğan diktatörlüğüne karşı öyle cesursunuz ki, “asılacak adamsın lan” diyebiliyor, “yüzde elli iki ile seçilen cumhurbaşkanına idam” başlıkları atabiliyorsunuz.

Evet, on üç yıldır yenilgi üstüne yenilgi alan yerel ve küresel muhalifler bu defa uluslar arası tüm şer güçleri yanlarına alarak bir cephe oluşturdular. Tek başına ne CHP’nin ne de MHP’nin iktidar olabilmesi hayal ötesi bir durum. O yüzden ümitlerini HDP’nin barajı geçmesine bağlamış durumdalar. Doğu ve Güney Doğu’da silah zoruyla, batıda ise darbecisi, kemalisti, komünisti, eşcinseli ile tüm laik güçlerin her türlü kirli propagandası, yalanı dolanıyla yüzde on barajını geçirtebilir de AK Parti’yi zayıflatabilir ve Anayasayı değiştirecek çoğunluğa erişmesi engellenebilirse gerisi çok zor değil. Nasıl olsa bu sistemde değil başbakanla Cumhurbaşkanının, babayla oğulun geçinmesi imkansız.

O halde Hakan Albayrak’ın geçen hafta Diriliş Postası’nda çıkan o enfes yazısında dediği gibi aman ha feraset, aman ha basiret. CHP’nin bu seçimde eskisi gibi cumhuriyet, laiklik, irtica gibi konuları diline dolamamasına aldanarak bir daha bu konularda sorun yaşanmayacağını zannedenler, ezanın Arapça aslına çevrilmesinin 1960 darbesine gerekçe sayıldığını hatırlamalılar.

7 Haziran’da sandığa giderken başta, on yıl önce sadece üniversitelerde serbest bırakılmasına fit olacağımız başörtüsünün tüm okullarda ve kamuda serbest bırakılması olmak üzere, İmam Hatiplerin yeniden açılması, katsayı engelinin kaldırılması, tüm okullara seçmeli Kuran-ı Kerim ve Siyer, Osmanlıca derslerinin getirilmesi, Milli Güvenlik derslerinin ve kemalizmin amentüsü olan “andımızın”  kaldırılması, evet bunların bir tanesinin bile bu zihniyetin nazarında on tane darbeye yeter gerekçe olabileceği akıldan çıkarılmamalı. Omerkilic91@Hotmail.com





Son Güncelleme: 03.06.2015 23:18
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Muzaffer bey 2015-06-03 19:42:01

Tebrik ederim hakkaniyetli yazınızdan ötürü, AKP'nin yaptıkların çeyreğini yapamazlardı. Hepsi bir oldu, biz de bir olduk, hükümetin yanındayız.

Avatar
Birisi 2015-06-04 11:10:35

Enfes bir yazi da bu olmus iste Omer Bey. Kaleminize saglik.Allah razi olsun.

Avatar
Erenler 2015-06-04 11:54:51

ömer abi kaleminize sağlık. 7 düvel bir araya gelmiş akpartiye karşı birleşmiş. biz de biliyoruz akpartinin içinde gereksiz ve misyona zarar veren bireylerin varlığını. ancak millete ve islam alemine bu kadar çok katkısı olan bir hareketi pireye kızarak yorgan yakılmasına izin vermemek lazım. inşallah akparti içerisindeki kadrolarda bu yüce gönüllü milletin onlara her şeye rağmen gösterdiği bu teveccühe karşı kibre ve saltanat aşkına kapılmadan, bazı konularda da kendilerine çeki düzen verirler...

Avatar
Herhangi biri @Muzaffer bey 2015-06-04 12:10:49

üstadım artık "akp" demek yakışmıyor bizlere. partimizin adı "ak parti"dir. belki ak partili bir değildisiniz ama yine de dikkat etmenizi istirham ediyorum.

Avatar
HASAN YILMAZ 2015-06-04 12:31:20

en az hakan albayrak in yazisi kadar güzel, kiymetli̇ ve hari̇ka bi̇r yazi. yaşananlarin özeti̇.

Avatar
Adınız Soyadınız 2015-06-05 08:40:33

zaten akparti ve ozelinde erdoganin hakliligi yalnizca dusmanlarina bakilarak bile anlasilabilecek bir durum. erdogani hic tanimasak da uzdugu, kizdirdigi ve sinirden catlattigi kisi ve gruplardan dolayi sevebilir, hic degilse onunla ayni safta yer alabiliriz.

Avatar
Sungurlu 2015-06-05 11:55:51

Menderes'i aleni öldürdüler, Özal'ı gizli... Şimdi halkın teveccühüne mazhar olmuş Erdoğan'la uğraşıyorlar. Ama halk eski pısırık sinmiş halk değil, seçtiğine, adamına sahip çıkıyor. Yazınızdan dolayı bir tebrik de Sungurlu'dan, vicdan sahibi adil adammışsınız Ömer bey, var olun.

Avatar
Sungurlu 2015-06-05 12:11:37

Metni tekrar okudum, ÇORUM bilboardlarına paragraf paragraf asılacak kıratta sistemle Ak Parti arasındaki pergelin ayaklarını doğru ölçmüş, dünyadaki Türkiye'ye, dolayısıyla iktidara dönük mevcut hesapları çok iyi tahlil eden bir metin bu. Kalemize sağlık.